🥃 Kart Sensin Postal Da Sana Girsin
SaintVincent and the Grenadines. Saint-Barthélemy. Samoa
Onlarında bilgi sahibi değiller bu kabul edilebilir bir durum değildir. Geçmişte de Parti oluşumlarında da açılım adına kapsayışlık adına olur olmaz herkesi taşıdık bu zemine kendi elimizle bu zemini yaşanmaz hale getirdik bu biraz eleştirmemiz gereken nokta onunla ilgili düşüncelerimizi belirttik.
Kart sensin, postal sana girsin. Can Yücel. Bir tek ben akıllıyım. Geriye kalan herkes geri zekâlı. Ara sıra kullan o beynini. Yan etkisi yokmuş. Ben sana kendine gel diyorum. Bana gel demiyorum.
With55 billion matches to date, Tinder® is the world’s most popular dating app, making it the place to meet new people.
Read Aşkın gözyaşları Sems Tebrizi by Levent Bickin on Issuu and browse thousands of other publications on our platform. Start here!
Dünyada tek değilsin, ben de SENim Hazreti Solum..Her mektupta dediğim üzere, Bir ay kalacak sana rekabet edebilecek güç'te ; 1 ay kalacak elbet bir gün tutulmana.Bir gün gelecek sadece 1 ay kalmış olacak yokluğunun ayazında çatlayan dudaklarımın kadife tenli kirpiklerine değmesineDiyor ki o nakaratı devamında ;“Omzum da
Watchparties made easy. Watch whatever you want with friends online: movies, TV shows, you name it. Share your screen and camera or launch content directly from Kast TV in your watch parties. Join millions of kasters today! open kast.
TYJH. 2. can yücel'in kıvrak bir zekaya, ince olmasa da bir mizah anlayışına ve nazım hikmet sevgisine sahip olduğunu gösteren cümle. ayrıca htr 312'de duyduğumda beni güldürmüşlüğü de vardır bu cümlenin. 3. şehir efsanelerindendir. can yücel bu sözü duygu asena için değil ece ayhan'a söylemiştir. polemik de muhtemelen can yücel'in seke seke adlı şu şiirinden çıkmıştır kucuk iskender kusumla fazla oynama sen! seni becerecegime, ayol, buyuk iskender'i beceririm! hem sana sunu da soyleyeyim nazim için 'gurbette yazdigi siirler kartpostal siiri' diyen ece'nin kendisi kart bir postal...
cemaatin mosh pit'e başlaması an meselesi olan durumdur sağ serbest fem matematik kitabından; "6 kişinin katıldığı bir koşu yarışında recep'in birinci olmamak için hile yaptığı bilindiğine göre ilk üç sıra kaç farklı şekilde sıralanabilir?" anne kafamda bit var kitabında en güzel uykusunu yol filminin çekimlerinde buz gibi havada montla karların üstüne uzanarak yaşadığını anlatan sanatçı - beyler parça attım galiba. ben şu donu çıkartıp geleyim - olum var ya son attığımız 20 adımın hepsinde osurdum - ver coşkuyu ! rusya'ya ilk şubesini açmış olan dükkan bkz 8 dolara kahve görünce komünizme geri dönmek üzerindeki pahalı kıyafetler çıkarılınca ortaya çıkan biyolojik varlığın beş para etmediği kesindir
can yucel in bir panelde duygu asena'nin nazim hikmet'e kartpostal sairi demesine verdigi cevap. bkz x sensin y de sana girsin/2yıllar sonra gelen edit şehir efsanesinden ibaretmiş evet. herkesin kendisi görmüş gibi detaylandırarak anlattığı ama aslında kimsenin görmemiş olduğu bir olaydır. can yücel tarafından muhtemelen hiç söylenmemiş cümle. isterseniz bir de şuna bkz sunay akın'ın geçen haftaki yaşamdan dakikalar'da belirttiğine göre, can yücel tarafından duygu asena'ya değil, ece ayhan'a söylenmiş söz. gerçeği değili muallakta olan şehir siyabendin ernesto şarkısında sıkça rastlanır de siya candır. ne de güzel doğaçlar. ece ayhan'ın sivil denemeler kara isimli kitabında açıklık getirdiği hadisedir. ece ayhan'ın düşüncesi şöyledir bir ressam, bir şarkıcı ülkesinden uzak kaldığında, bu uzaklık sanatına yansımayabilir. fakat bir şairin ülkesinden uzak kalması, anadiline de uzak kalmasıdır ve bu şair için kötü bir şeydir. ece ayhan, nazım'ın muhteşem bir şair olduğunu söyler. ardından da, fakat gurbette yazdığı bazı şiirleri dilden uzak kaldığı için kartpostal şiirlerine benzetir. bunu nazım'ın kötü şairliğine değil, nazım'în yurdundan uzak kalmasına bağlar. ortada bir görüş vardır bence, bir hakaret değil. hügo'ya küfreden çocuk efsanesi hortlayınca aklıma geldi, yıllardır kenarda duran entry'yi tamamlamaya karar asena'yla negatif dergisi döneminde senelerce birlikte çalışmış ve o dönemde yayınlanan ne kadar kültür sanat programı varsa hepsini takip etmiş* biri olarak asparagas olduğunu birinci elden bildiğim bir hikayedir. ama buna kimseyi inandıramadım. insanlar bu hikayeyi sevmişler ve doğru olmadığını kabul etmek istemiyorlar. hatta inanmaları da yetmiyor, bu konuşmanın geçtiği iddia edilen hayali tv programı için "gözümle gördüm, benden iyi mi bileceksin" diye iddialarda ekşi sözlük'te birisi bu konuda iyice coşup duygu asena'ya çok ağır saydırınca "böyle bir olay hiç yaşanmadı, ayrıca can yücel'le duygu asena çok yakın arkadaştır, yanlış biliyorsunuz" diye mesaj attım. bunu isterse can yücel'in kızı su yücel'e sorabileceğini de söyledim. ve cevap"ben izlediğimi, gördüğümü söylüyorum. can hoca 9 eylül üni de hastanede son nefesini verirken kapısında bekleyenlerden biriyim. o nedenle uydurmam ona olan saygımdan. ayrıca can hoca nın da duygu asana ile iyi arkadaş oldugununa da hiç ama hiç ihtimal vermem. ona göre haa.."çok net olarak hiç yaşanmamış bir şeyden bahsediyoruz. "ben izlediğimi, gördüğümü söylüyorum" diyor adam. bu tür olaylardan çıkarılması gereken bir numaralı ders, insanların tatlı yalanlara kanmaya aşırı meyilli olduklarını ya da çoğunun doğrudan yalancı olduğunu kabul edip önlemini ona göre alarak yaşamaktır. "yine kazancakis’in zorba’sı, dulu öldürdükleri sahne. zorba önlerine geçiyor, “bütün girit toplanmış bir kadını mı öldürmeye çalışıyorsunuz?” diye bağırıyor. bizde de var böyle kadınlar, bütün cemiyet toplanmış bir falso yapsalar da üstlerine çullansak diye bekliyor. elif şafak ne demiş, duydun mu? pelin batu canlı yayında uyumuş, gördün mü? neredeyse bu kadınlara saldırmamak suç olmuş durumda, aleyhlerinde konuşmayınca cezai işlem uygulanacak yakında. vaktinde duygu asena’ya da yaptılar aynısını. bir şehir efsanesi uydurdular kart sensin postal da sana girsin,’ diye. oysa can yücel hiçbir zaman öyle bir laf etmedi. üstüne üstlük çok iyi dostlukları vardı. duygu asena, can yücel’in lüzumsuz hayranları yüzünden kanser oldu. ayrıca nazım hikmet’e kartpostal şairi diyen de duygu asena değil, ece ayhan. duygu asena’ya saldırmak kolay, göz önünde biri. ece ayhan’a laf söylemek zor, sıkar biraz, şahsiyet ister. bütün bunları şunun için söylüyorum kız kardeşleri dövmek kolaydır ağbiler, babalarla yüzleşmek zordur."- emrah serbes ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
vatan gazetesi internet sitesi arşivindeki adresli yazıdırduygu asena kart ve postal hikâyesidünkü yazımda, "kendin çok yumuşaksın ama yazıların sert" diyenlere "nasıl sert olmanı, nasıl sinirlenmem" şeklinde bir şeyler yazıp, beni kızdıran konulara uzadığı için çok önemli birini bugüne sakladım. iki tür karaktere çok kızıyorum; birincisi, "hiç tanımadıkları insanlar hakkında ona zarar verici bir şeyler uydurup sağda solda anlatanlar."bunu ya cehaletlerinden, öyle sandıklan için yapıyorlar ya da gerçekten kötü niyetliler, sonucuyla çok "her duyduğu kötü şeye hemen inanıp, yemeyip içmeyip, gerçekmiş ve kendisi görmüş gibi etrafa yayanlar..."bu her ülkede böyle midir bilmiyorum; bizim ülkemizde iyi şeyler başkasına anlatılmıyor ama kötü, çirkin, fena şeylere inanmak ve neredeyse ağzından sular akarak bunu etrafa yaymak çok görünen bir az 15 yıldır üzerimden atamadığım, gerçekle hiç ilgisi olmayan bir iftira var... internet siteleri bile bu yüzden bana hakaretlerle dolu. karşılaştığım on kişiden sekizi bunu bana sorar... ilk çıktığı günlerde yazmıştım ama gerçek ağızdan okuduğuna inanan, sağduyulular da çıkmıyor bu siz de duymuşsunuzdur... olay şu ben can yücel'e "nazım hikmet kartpostal şairidir" demişim, o da çok sinirlenmiş ve bana "kart sensin postal da.......... girsin" demiş... hah hoh hah... ne kadar komik değil mi? ve insanlar bu habere bayılmış, bir an içinde tüm türkiye'ye yayılmış... türlü çeşitli anlatılmaya başlanmış... bir radyo programında olmuş, hayır cem özer'in tv programında gerçekleşmiş... sanki duymuşlar gibi benim ağzımdan böyle bir şeyi, anlatıyorlar da anlatıyorlar vecd içinde...hani ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler ya... en küçük bir kıvılcım bile yok bu olayın çıkması için. can yücel ile çok iyi dost olmamız dışında...o da ben de çok üzülmüştük bu olay patladığında ve ne yapacağımızı şaşırmıştık. datça'daki can yücel şenliklerine konuk olduğumda hâlâ güler ve su yücel ile bu konuyu şaşkınlıkla size olayı çözüşümü anlatayım... sunay akın bir gün bana dedi ki; "o laf ece ayhan'a aittir"... ben bunu düşünüp dururken, arda uskan önüme 22 kasım 1987 tarihli bir nokta dergisi koydu. içinde şair ece ayhan'la yapılmış bir söyleşi vardı. ayhan, nazım hikmet ile düşüncelerine; "büyük şair olduğuna hiç kuşku yok. bunu anlamak için şeyh bedrettin destanı'nı okumak bile yeter" diye başlıyor, şöyle diyordu sonunda "... 1950 sonrası yazdıkları, saman şansı hariç kartpostal şiirleridir..."buyurunuz... işte belgesiyle açıklıyorum... şimdi ne olacak? herhalde ece ayhan'ı kadın zanneden bir "salak" bir süre sonra onu benimle karıştırdı ve ece oldu duygu... "postal girsin" bölümü de o salağın yaratıcılığı binlerce -salak diyemiyeceğim onlara çünkü o kadar çoklar ki- kişi de bu sevimli olaya bayıldı ve yaydı da yaydı...tanınan biri olmanın böyle olumsuzluktan var işte. yıllarca üzerinizde hiç hak ermediğiniz bir olumsuzlukla yaşayıp, boşu boşuna insanların nefretini kazanıyorsunuz...siz olsanız nasıl başa çıkardınız bu iğrençlikle? düşüncelerimi yazma fırsatım olduğu halde ben başa çıkamadım, internet sitelerinde bana hakaretler yağdıranlara duyurulur.
Sözün Can Yücel'e ait olduğu rivayet edilir. Söylentiye göre bir programda Duygu Asena, Nazım Hikmet'e "kartpostal şairi" demiş, bunun üzerine Can Yücel de telefonla programa katılmış ve "kart sensin postal da sana girsin" demiş. Böyle bir çıkış delidolu, küfrü esirgemeyen Can Baba’ya aykırı düşmüyor. Böyle bir olayın yaşandığına gözüyle tanık olduğunu söyleyenler bile var. İnternet artık en önemli bilgi kaynağımız ama yanlışın yayılmasının da bir numaralı kaynağı. Edindiğimiz verilerin sağlamasını mutlaka yapmamız gerekiyor. Yoksa zor durumlara düşmek işten bile değil. Buna özen göstermeyen köşe yazarlarının nasıl rezil olduğuna da tanık oluyoruz. Üstelik yaratılan gaf da internet sayesinde ışık hızında yayılıyor. Örnek; Nazlı Ilıcak, Mevlana’ya ait diye Can Dündar’ın yazdıklarını köşesine taşımıştı. Duygu Asena 2004 yılı ortalarında Vatan’da “Kart ve Postal Hikayesi”ni doğru olmadığını açıkladı. Yazısında "...1950 sonrası yazdıkları, Saman Şarısı hariç kartpostal şiirleridir..." sözünü alıntılayarak, bu lafın Ece Ayhan’a ait olduğunu belirtmişti. Asena şöyle devam edip, kendi tezini ortaya koyuyor “Herhalde Ece Ayhan'ı kadın zanneden bir salak’ bir süre sonra onu benimle karıştırdı ve Ece oldu Duygu... Postal girsin’ bölümü de o salağın yaratıcılığı işte.” Söylentinin evrimi daha karmaşıktır ve nihayetinde gerçek kadar gerçeğe dönüşebilir. Şiirin izini sürerek söylentinin kaynağını arıyoruz, karşımıza Küçük İskender çıkıyor. Bakalım o ne diyor can yücel'in kitabı seke seke "seke seke ben geldim, sike sike ben gidiyorum” diye biten bir şiirle açılıyor kitap, sansürsüz! bu mısraların altyapısı, taşıdığı derin mana manada yer kaplamak poetik birikim karşısında kitabı elinizden düşürmemeniz mümkün değil! hele benimle ilgili bir şiir var ki yalnızca alıntılıyorum "küçük iskender kuşumla fazla oynama sen! seni becereceğime, ayol büyük iskender’i beceririm hem sana şunu da söyleyeyim nazım için “gurbette yazdığı şiirler kartpostal şiiri” diyen ece'nin kendisi kart bir postal…." "ve ben küçük iskender, diyorum ki kötü bir şairden daha üzücüsü, iyi ama bunak bir şair olmaktır!” Bilgi kaynağımız yine internet olduğundan, bilgilerin güvenilirliğinden kuşkulanabilirsiniz. Durumdan şikayetçi olmayın, doğrularımızın ancak geçici doğrular olabileceğini kabul edin. Yoksa senede birkaç Mars Ay kadar büyük görünecektir, yüzlerce söz, sahiplerinden habersiz söylenecektir.
kart sensin postal da sana girsin