🦛 Allaha Küfür Edene Ne Yapmalı
Onadoğru gidiyorum, geri dönüyorum, gidiyorum, geri dönüyorum. Hala küfür ediyo ama. Yaş sanırım 30-35 civarı, arka koltukta yaşı bir teyze oturuyo. Küfür etme dedim, devam ediyo. Çağır ded,m kocanı dedim buraya. Sana bişey yapamicam, gelsin dedim kocan erkek kardeşim kimin varsa buraya. Küfür ede ede devam etti.
İnsanfiillerini ALLAH a nispet edene 174) Ehli sünnet vel cemaat ne zaman teşekkül etmeye başlamıştır? Hicri 2.asırdan itibaren 175) İslam toplumunun çoğunluğunu teşkil eden genel dini akımdan ayrılanlara ayrılıkçı manasında ne denirdi? Ehli furkat 176) Cemaat yılı nedir?
İNSANVE YAŞAM. A+ A-. Dağlık bir bölgede adam, küçük çocuğuyla yürürken çocuğu ayağını taşa çarpar ve can acısıyla ‘’Ahhhhh!’’diye bağırır. Dağdan ‘’Ahhhhh!’’ diye bir ses gelir bu sesi duyan çocuk hayret eder. Merakla ‘’Sen
cnSORV. 1431 Son Güncelleme 1432 Fotoğraf Shutterstock Küfürün faydaları konusunda kanıta mı ihtiyacınız var? Lindsay Holmes, söz dağarcığınıza birkaç küfür eklemenin hiç de fena olmayacağını gösteren bilimsel sebepleri aşağıda listeledi Küfür etmek etkin bir iletişim yöntemidir. Araştırmalar küfretmenin savunduğunuz bir savın etkinliğini ve ikna ediciliğini artırabileceğini buldu. BBC’nin haberine göre iletişime faydası bununla sınırlı değil. Küfür etmek bir konu hakkında nasıl hissettiğinizi detaylı açıklamanızı veya fiziksel kavgaya girmeden anlatmanızı da sağlıyor. Daha dürüst olduğunuz anlamına gelebilir. Yakın zamanda yapılan bir çalışma küfreden insanların sıklıkla daha az yalan söyleyen ve daha yüksek ahlaki standartlara sahip insanlar olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar katılımcıların küfür kullanımını inceledi ve kişinin doğruluğunu belirlemek için kontrol soruları soran bir grup değerlendirmeden oluşan bir yalan ölçeği yapmalarını sağladılar. Çalışma küfür edenlerle dürüstlük seviyeleri arasında doğrudan ilişki saptadılar. Ağrıya dayanılıklılığınızı artırır. Parmağımızı çarptığımızda bir iki sayıp sövme işe yarıyorsa, bunun bir sebebi var. 2011’de yayınlanan bir çalışma küfretme ağrıya dayanabilme becerinizi artırabilir. Time’ın yer verdiği makalede araştırmacılar sövmenin vücuttaki, morfin gibi ilaçların yatıştırma etkisine benzeyen, doğal, ağrı kesici kimyasalların salgısını harekete geçirdiğini öne sürdü. Küfür zeka göstergesidir. Çalışmalar tabu kabul edilen kelimeleri akıcı kullanmanın genelden daha geniş bir söz dağarcığına işaret ettiğini gösterdi. Küfretme üzerinde çalışan araştırmacılar alışkanlığın daha yüksek IQ seviyesine de bağlı olabileceğini söyledi. Egzersiz sırasında daha randımanlı olmanızı sağlar. New York Times’da 2017’de yayınlanan bir araştırma küfür etmenin fiziksel egzersizin sonuçlarını etkileyebildiğine işaret etti. Çalışmanın katılımcıları bisiklet ve kaldırma hareketleri sırasında incelendiler ve aktiviteler sırasında tarafsız ya da küfürlü sözleri tekrar etmeleri istendi. Her iki testte de küfür etmek performansı artırmaya yardımcı oldu. Soğukkanlılık hissi verebilir. Uzmanlar büyük resme bakıldığında ayıplı kelimeleri serbest bırakmanın illa ki kötü bir şey olmadığını söylüyor. İngiltere’deki Oxford’da yaşayan bir psikiyatr olan Neel Burton’un Psychology Today’deki yazısına göre Küfür etmenin sağlığa faydaları artan kan dolaşımı, endorfin yükselmesi ve genel bir sakinlik, kontrol ve iyilik hissi vermesidir.’ Bunların tamamı lanet olasıca iyi bahaneler! küfür sövmek küfür etmek samimiyet sağlık araştırması dürüstlük
Aradığınız kelime sarı renk ile işaretlenir. Yazı boyutu WhatsApp Yazıcı Tevbe edilen günah affedilir Sual Tevbe edince çok büyük de olsa günahımız affolur mu? Tekrar günah işleme ihtimalinden dolayı, tevbe etmemek daha iyi olmaz mı? CEVAP Tevbe edenin günahları affolur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir Tevbe eden, günah işlememiş gibi olur. [İbni Mace] Tekrar günah işlerim korkusu ile tevbeden vazgeçmemelidir! Günahkâr bir kul, tevbe edince, Cenab-ı Hak, hem o kulunun günahlarını affeder, hem de kulu tevbe ettiği için sevinir. İki hadis-i şerif meali Çölde devesini kaybedip sonra bulan kimsenin sevinmesinden çok, Allahü teâlâ, kulunun tevbe etmesine sevinir. [Buhari] Allahü teâlâ, tevbe edenin tevbesinden dolayı, susamış kimsenin, suya kavuşmasından, çocuğu olmayanın çocuk sahibi olmasından ve bir şey kaybedenin o yitiğini bulmasından daha çok sevinir. Her kim içten ve bir daha günaha dönmemek üzere Allah’a tevbe ederse, Allah da onun günahlarını yazan iki meleğe, kendi organlarına ve günah işlediği yere, bütün bunlara günahlarını unutturur. [Ebu-l-Abbas] Allahü teâlâ, herkese unutturunca günah işlediğine şahit kalmaz. Ne büyük lütuf ve ihsan. Biz günahımıza pişman olunca, Cenab-ı Hak seviniyor. Bir âyet meali de şöyledir Ey müminler, Allah’a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz. [Nur 31] Sual Günahım çok, ne yapsam Allah beni affetmez demek doğru mudur? CEVAP Çok yanlıştır. Çünkü Cenab-ı Hak, tevbe edilen her günahı affeder. Bir kâfir, küfrüne tevbe ederse, mümin olur, bütün günahları affolur. Bir mümin de Allah’a şirk koşsa, sonra pişman olup tevbe etse Allahü teâlâ affeder. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Allah’ın rahmetinden ümit kestirip [dinden] nefret ettirenlere Allah lanet etsin! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin! [Nesai] Allah’ı kullarına sevdirin ki, Allah da sizi sevsin! [Taberani] İnsanlara Rablerinden bahsederken, korku ve sıkıntı veren şeylerden söz etmeyin! [Beyheki] Hak teâlâ buyurdu ki, kulumun, günahı göklere kadar yükselse, benden ümit kesmeyip, af dilerse affederim. [Tirmizi] İhlasla "La ilahe illallah" diyen Cennete girer. [Beyheki] Bir kimse, yakînen Allah’ın Rab, benim de Peygamber olduğuma inansa, Cehennem ona haram olur. [Hakim] Allahü teâlâ, günahını affından büyük görene şiddetli gazap eder. [Deylemi] Kâfir, Allahü teâlânın rahmetinin çokluğunu bilse, Cennetten ümit kesmezdi. [Müslim] İyilik ve ibadet edene büyük ecir verileceğini müjdeleyin, nefret ettirmeyin! [Şir’a] Ömründe bir defa Allah’ı anan veya Ondan korkan Cehennemden çıkar. [Tirmizi] Allahü teâlâ buyurdu ki, "Ey kulum, af dilediğin müddetçe, günahlarının çokluğuna bakmadan affederim. Günahların bulutlara kadar yükselse de yine affederim. Yer dolusu günahla gelsen, yer dolusu mağfiretle karşılarım. Yeter ki iman ile gel!" [Tirmizi] Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama vahyetti ki - Ya Davud beni sev, beni seveni sev! Beni de kullarıma sevdir! - Ya Rabbi bunu nasıl yapayım? - Nimet ve ihsanlarımı onlara hatırlat, onlar benden ancak iyilik beklesinler. Allahü teâlâya hüsn-i zan Müslüman ömrünün sonlarına doğru, öleceği zaman Allahü teâlâya daha çok hüsn-i zan etmelidir! Yani Ben her ne kadar günahkâr isem de, Allahü teâlâ beni affeder diye ümit etmelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Ölürken mutlaka Allahü teâlâya hüsn-i zan etmelisiniz. [Müslim] Allahü teâlâ, "Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl zannederse öyle bulur" buyurdu. [İbni Hibban] Yani "Allah, beni affeder" diye ümit ediyorsa onu affeder. Allah’tan ümidini keserek, "Ben mutlaka Cehennemliğim" diyorsa Cehenneme gider. Ölüm döşeğindeki biri, Peygamber efendimize Cehenneme gitmekten korkuyorum; fakat Allah’ın rahmetinden de ümidimi kesmiyorum dedi. Resul-i ekrem, Müminin kalbinde korku ile ümit varsa, Allahü teâlâ da ona umduğunu verir, korktuğundan da emin eder buyurdu. Tirmizi Günahlar örtülecek Sual Tevbe edilen günahların affedildiğini kitaplardan okuyoruz. Âhirette bu günahlar, bizim yüzümüze vurulacak mıdır? CEVAP Hayır, asla vurulmayacak, hattâ öyle bir günah işlediğimiz bile unutturulacaktır. Günahımız hatırlatılınca rezil oluruz. Allahü teâlâ affettiği kulunu rezil etmez. Bir hadis-i şerif meali Allahü teâlâ, tevbe edenin günahlarını, yazıcı meleklerine unutturduğu gibi, kulun kendi organlarına ve dünyada bunu bilenlere de, unutturur. O kimse, Allahü teâlâya kavuşunca, artık günahı sebebiyle aleyhine şahitlik edecek kimse kalmaz. [ Bir âyet-i kerime meali de şöyledir Allah, o müminlerin geçmişte yaptıkları en kötü hareketleri bile örtüp bağışlayacak ve yaptıkları amellerin en güzelleriyle mükâfatlar ihsan edecektir. [Zümer 35] Bu ne büyük nimettir! Hem günahlar örtülüp gösterilmeyecek, hem de en güzel mükâfatlar verilecektir. O hâlde tevbe edip, tevbesinde sadık olan kullardan olmaya çalışmalıyız. Affedilmeyen günah mı? Sual Bir arkadaş, içki, kumar, faiz, zina ve livata gibi hemen her büyük günahı işlemiş. Tevbe edip, bunların hepsini bırakmış ama, Allah beni kesinlikle affetmez diyor. Allah hangi günahları affetmez? CEVAP Allahü teâlâ, tevbe edilen her günahı affeder. Affetmediği tek günah yoktur. Müşrikleri, kâfirleri bile tevbe edince affediyor. İki hadis-i şerif şu mealdedir Hak teâlâ buyurdu ki Ey Âdemoğlu, dua edip, benden af dilersen, günahların ne kadar çok, ne kadar büyük olursa olsun, hiç birine bakmadan seni affederim. Göklere ulaşacak kadar günah işlesen; ama rahmetimden ümidini kesmeyip, benden mağfiret dilersen, seni affederim. [Tirmizi] Tevbe eden kimse, hiç günah işlememiş gibi olur. [İbni Mace] Bir âyet-i kerime meali de şöyledir De ki, ey çok günah işlemekle haddi aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden [bizi affetmez diye] ümidinizi kesmeyin! Çünkü Allah, [iman ehlinin] bütün günahlarını hiç şüphesiz affeder. Elbette O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir. [Zümer 53] Bu âyet-i kerime ve hadis-i şerifler gösteriyor ki tevbe edince her günah affolur. Sual Tam İlmihal’de, Tevbenin kabul olması için, namaz borcu ve kul hakkı olmamak lazımdır. Bir namaz borcu olan, bunu kaza etmedikçe, tevbesi kabul olmaz deniyor. Mesela içkiye tevbe eden kimse, namaz borcu veya kul hakkını ödemedikçe, tevbesi kabul olmaz mı? CEVAP Tevbesi kabul olmaz demek, mesela namaz borcu olan bir kimse, Yâ Rabbi, kılmadığım namazlar için tevbe ettim, bunları affet derse, kaza etmedikçe affedilmez, yani bu tevbesi kabul olmaz. Bunun gibi, üzerinde kul hakkı olan bir kimse, Yâ Rabbi, kul haklarımı affet derse, hak sahiplerinin hakkını ödemedikçe, helalleşmedikçe, yine kul hakları affedilmez, yani bu tevbesi kabul olmaz. Bir kimse içki içse, kumar oynasa ve yalnız içkiye tevbe etse, içki içme günahı affolur, kumarı bırakmadığı için kumar günahı affolmaz. Kumarı da bırakırsa ikisi de affolur. Günahlar birbirine bağlı değildir. Hangisine tevbe edilirse o affedilir. Sualdeki affedilmez ifadesi, Hiç affa uğramaz, doğruca cehenneme gider demek de değildir. Ahirette de, helalleşme olacaktır. Hak sahibi, ahirette hakkını helal ederse, mesele kalmaz. Helal etmezse, hakkı kadar sevablar alınıp, hak sahibine verilir. Böylece, kul borcu olanın, sevabları azalmış olur. Sevabları yoksa, hak sahibinin günahlarını, yüklenmek zorunda kalır. Namaz borcu olan da, affa veya şefaate kavuşarak cennete gider. Affa veya şefaate kavuşmazsa, kabirde, mahşerde çektiği sıkıntılar günahlarına kefaret olur. Günahların birine tevbe etmek Sual Bütün günahlarına değil de, bunlardan birine, mesela kumar oynamaya tevbe edilse, diğer günahlar geciktirilse, tevbe edilen günah affedilir mi? CEVAP Günahlar birbirine bağlı değildir. Elbette tevbe edilen ve bir daha yapılmayan günah affolur. Bu, kumar olur, içki olur fark etmez; fakat diğer günahların tevbesini geciktirmek doğru değildir. Tevbe ederken, şu üç şartı gözetmeli 1- İşlediği günaha pişman olup üzülmeli, 2- Günahtan hemen vazgeçmeli, 3- Bir daha yapmamaya karar vermeli. Bu üç şartı yapmadan, yalnız dille tevbe etmek, yalancılık olur. Günahtan sonra, hemen tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek, bu günahı işlemekten daha büyük günahtır. Bu günah, her gün bir misli artar. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek gerekir. Berika Tevbe günahları affettirir Sual “Estagfirullah, ellezî lâ ilâhe illâ hü, el hayyel kayyume ve etübü ileyh” diyen savaştan kaçmış olsa da, bütün günahları affolur mealindeki hadis-i şerife göre, bunu söyleyen bid’at ehli veya kâfirin günahları da affolur mu? Namaz, oruç gibi Hak borçları ve hırsızlık, gasp gibi kul borçları da affolur mu? CEVAP Şartsız bildirilen bütün hadis-i şeriflerin, meşhur şartları vardır. İlk şart Ehl-i sünnet itikadında Müslüman olmaktır. Müslüman olmayan ve bid’at ehli olan, hangi istigfarı okursa okusun günahları affolmaz. Ehl-i sünnet itikadındaki bir Müslüman tevbe edince, kul ve Hak borçları hariç diğer günahları affolur. Kul borçları için, ödemek veya helalleşmek lazımdır. Hak borçları için de bunları kaza etmek lazımdır. Mesela, Kılmadığım namazlarıma, tutmadığım oruçlarıma, vermediğim zekâtlara tevbe ettim demekle o ibadetler yapılmış olmaz. Namazları kaza etmek, oruçları tutmak ve zekâtları vermek şarttır. Tevbesiz ölmek Sual Bir mümin, işlediği günahlara tevbe etmeden ölse, şefaate de kavuşamasa, mutlaka Cehenneme mi gider? CEVAP Ehl-i sünnet itikadında olmak önemlidir. Ehl-i sünnet olup sevabları günahlarından azsa ve şefaate de uğramamışsa, böyle bir kimsenin tevbe etmediği günahlarını Allahü teâlâ affedebilir. O kimse, Cehenneme uğramadan doğru Cennete gider. Birgivî vasiyetnamesi Puta tapsan da gel! Sual Hazret-i Mevlana, ne kadar liberal ve hümanist bir zatmış ki, Gel, gel, her kim olursan ol gel, müşrik veya Mecusi de olsan, puta tapsan da gel! diyor. Niye diğer İslâm âlimleri bu kadar liberal ve hümanist değildir? CEVAP Bu sözün liberal veya hümanist olmakla ilgisi yok. Bir insan çok büyük günah işler, affolmaktan ümidini kesebilir. Bir dinsiz, Cennet ve Cehennem varsa ben yandım diyebilir. Bâtıl din sahibi, Benim dinim bâtılsa cehennemliğim diye korkabilir. Hazret-i Mevlana bunlara, Korkma, ne olursan ol gel! diyor. Bu, Gel de öyle kal demek değildir. Müslüman değilsen Müslüman ol, günahkârsan tevbe et, önceki hâlinden dolayı ümitsiz olma! Allahü teâlâ tevbe edilip bir daha yapılmayan her günahı affeder demektir. Her İslam âlimi böyle diyor. Bunun aksini söyleyen, Gel de olduğun gibi kal! diyen hiçbir âlim yoktur. Tevbe bin kere bozulsa da af vardır Sual Peygamberlik iddiasında bulunan biri, Nisa sûresinin İman edip sonra küfre girenleri, sonra yine iman edip tekrar küfre girenleri, sonra da kâfirliklerini arttıranları, Allah ne bağışlar, ne de onları doğru yola iletir mealindeki 137. âyetini, Üç kere tevbesini bozan, tekrar tevbe etse de kabul olmaz. O, ebedî kâfirdir diye tefsir etmiş. Hâlbuki Hazret-i Mevlana Tevbeni bin kere bozsan da gel diyor. Peygamberim diyen bu adamın söylediği yanlış değil mi? CEVAP Peygamberim diyen kimsenin nesi düzgün olur ki? Elbette söylediği yanlıştır. Resulullah efendimiz, öyle tefsir etmediği gibi, hiçbir İslam âlimi de, bu âyet-i kerimeye öyle mânâ vermemiştir. Kur’an-ı kerime yanlış mânâ vermek Müslümanı küfre sokar. Mektubat-ı Rabbânî’deki hadis-i şerifte, Kur'an-ı kerimi kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur buyuruldu. Deylemî Bildirilen âyet-i kerimede, Kâfir olduktan sonra tevbe edenler affedilmez denmiyor, Kâfirliklerini arttıranlar, küfürde ısrar edenler affedilmez deniyor. Bir kimse, kaç kere küfre girerse girsin, sonunda tevbe ederse Müslüman olur. Yani bin kere tevbesini bozsa da, sonunda tevbe etmişse, son durumu geçerli olur. Hüküm, neticeye göre verilir. Büyük müfessirlerden İmam-ı Kurtubî hazretleri de buyurdu ki Bu âyet-i kerimeye göre, Musa aleyhisselama iman ettikten sonra, Üzeyir aleyhisselamı inkâr edip kâfir olanları, sonra Üzeyir aleyhisselama iman ettikten sonra İsa aleyhisselamı inkâr edip kâfir olanları, sonra da Muhammed aleyhisselamı inkâr ederek küfürlerini artırmış olanları Allah mağfiret etmez. Sonra da küfürlerini artırmış olanlar sözünün anlamı, Küfür üzere ısrar edenler demektir. Kurtubî Tefsiri Bir kimseye Üç hakkın vardı, artık tevben kabul olmaz demek, tevbe kapısını kapatmak ve Allah'ın rahmetinden ümit kestirmek olur. Allahü teâlâ, böyle kimselere lânet etmektedir. Bir hadis-i şerif Allah’ın rahmetinden ümit kestirenlere Allah lânet etsin! [Nesâî] Bir âyet-i kerime meali de şöyledir Ey günahta haddi aşanlar, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Zira Allah, bütün günahları affeder. O, gafururrahimdir, affı, merhameti çoktur. [Zümer 53] Yine bir hadis-i şerif Hak teâlâ buyurdu ki “Kulumun, günahı göklere kadar yükselse, benden ümit kesmeyip, af dilerse, onu affederim.” [Tirmizî] Allahü teâlâ, kâfirlikten tevbe edenleri değil, küfründe ısrar edenleri affetmiyor. En azılı kâfir bile tevbe edince tevbesini kabul ediyor. Önüne gelen Kur’an-ı kerime yalan yanlış mânâ veriyor. Bir de, Ben Kur’an’dan söylüyorum, delilim âyettir diyor. Kendi anladığını din zannedip, nakle itibar etmeyenlerin dine verdikleri zarar büyük olur. Resulullah'a dil uzatmak Sual S. Ebediyye’de Peygamber efendimize dil uzatanın tevbesinin kabul olmadığı yazılıdır. Hangi mezhepte tevbesi kabul olmuyor? CEVAP Sadece Hanbelî’de tevbesi kabul olmuyor. İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki Hanbelî âlimlerine göre, Peygamber efendimize dil uzatanın tevbesi kabul edilmez. İmam-ı a'zam ile İmam-ı Şâfiî’ye göre tevbe ederse tevbesi kabul edilir. Redd-ül-muhtar Mir’at-i Kâinat kitabında diyor ki Resulullah'ın “sallallahü aleyhi ve sellem” zevceleri ve kızları “radıyallahü teâlâ anhünne” dünyadaki kadınların hepsinden üstündür. Zevcelerini kötüleyen için, Abdullah ibni Abbas hazretleri, Tevbesi kabul olmaz buyurdu. Âişe vâlidemize “radıyallahü anha” sövmek, Kur’an-ı kerimi inkâr etmek olacağı için küfür olduğunda sözbirliği vardır. Eshab-ı Kiram kitabı Bazı âlimler diyor ki Tevbesi kabul olmaz demek, Müslüman olması kabul edilmez demek değildir. Tevbe etse de dünyadaki cezadan kurtulamaz demektir. Zina eden tevbe etse de, sonra zinası meydana çıkarsa, yine dinen cezalandırılır. İçki içene, hırsızlık edene de dünyadaki cezaları verilir. Peygamber efendimize dil uzatan da tevbe etse de, Hanbelî mezhebinde dünyada cezalandırılır. Sual Yeni Müslüman olanın ve bozuk inanışları olup tövbe eden kimsenin, önceki işlemiş olduğu günahları affolur mu? Cevap Yeni Müslüman olan, imana gelen ve bidat inanışında olan sapık bir kimse, inkârına ve bozuk inanışlarına tövbe edince, bu inkâr ve bidat inanışlarına, bu zamandaki bozuk işlerini yapmamaya karar vermiş, niyet etmiş demektir. Bu niyetine karşılık olarak da, önceki işlemiş olduğu günahların hepsi affolur. Sual Zamanımızda, bir Müslümanın her gün tövbe etmesi gerekir mi? Cevap Bu zamanda bir Müslümanın her gün hakiki tövbe etmesi lazımdır. Tövbe edilen günah ve küfür, muhakkak affolur. Tövbe edilmezse, dünyada ve ahirette cezasını çeker. Pişman olup, tevbe etmelidir Sual Kul ve hayvan hakları dahil her işlenen günah için mutlaka tevbe etmeli, kul hakları için helalleşmeli midir? Cevap Konu ile alakalı olarak İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki “Kıymetli ömrümüz, günah işlemekle, kusur, kabahat yapmakla, yanılmakla, faydasız, lüzumsuz konuşmakla geçip gidiyor. Bunun için; tevbeden, Allahü teâlâya boyun bükmekten söyleşmemiz, vera ve takvadan konuşmamız hoş olur. Nûr sûresi, 31. âyet-i kerimesinde mealen; Ey müminler! Hepiniz, Allahü teâlâya tevbe ediniz! Tevbe etmekle kurtulabilirsiniz buyurmuştur. Tahrîm sûresi, 8. âyet-i kerimesinde mealen; Ey iman eden seçilmişler! Allahü teâlâya dönünüz! Halis tevbe edin! Yani tevbenizi bozmayın! Böyle tevbe edince, Rabbiniz, sizi belki affeder ve ağaçlarının, köşklerinin altından, önünden sular akan Cennetlere sokar buyurmuştur. En'âm sûresi, 120. âyet-i kerimesinde mealen; Açık olsun, gizli olsun günahlardan sakınınız! buyurmuştur. Günahlarına tevbe etmek, herkese farz-ı ayındır. Hiç kimse tevbeden kurtulamaz. Nasıl kurtulur ki, Peygamberlerin hepsi tevbe ederdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed aleyhisselâm buyuruyor ki; Kalbimde envâr-ı ilâhiyyenin gelmesine engel olan perde hasıl oluyor. Bunun için her gün, yetmiş kere istiğfar ediyorum. Yapılan günahta, kul hakkı bulunmayıp, zina yapmak, alkollü içki içmek, çalgı dinlemek, yabancı kadınlara bakmak, Kur’ân-ı kerimi abdestsiz tutmak ve yanlış inanışlara saplanmak gibi, yalnız Allahü teâlâ ile kendi arasında olursa, böyle günahlara tevbe etmek, pişman olmakla, istiğfar okumakla, Allahü teâlâdan utanıp, sıkılıp, Ondan af dilemekle olur. Farzlardan birini özürsüz terk etti ise, tevbe için, bunlarla birlikte, o farzı da yapmak lazımdır. Çünkü bir namazı vaktinde kılmayanın bunu kaza etmesi de farzdır. Günahta kul hakkı da varsa, buna tevbe için, kul hakkını hemen ödemek, onunla helalleşmek, ona iyilik ve dua etmek de lazımdır. Mal sahibi, hakkı olan ölmüş ise, ona dua, istiğfar edip çocuklarına, vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, mal ve parayı fakirlere verip, sevabını hak sahibine ve eziyet yapılana niyet etmelidir.”
Küfür etmek günahtır. İslam dini muhataplarımızla hoş muamele ve diyaloglar içerisinde bulunmamızı emreder."Ey îmân edenler! Bir topluluk, başka bir toplulukla alay etmesin; olur ki onlar, kendilerinden daha hayırlı olabilirler! Birtakım kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler! Belki onlar da kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendinizi birbirinizi de ayıplamayın ve birbirinizi kötü lâkablar ile çağırmayın! Îmandan sonra fâsıklık ismi günahla anılmak, ne kötüdür! Artık kim bu kötü amelinden vazgeçerek tevbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir!" Hucurat, 11İbn Abbas, Hucurât suresinin 11. ayetini izah ederken "Bir kısmınız bir kısmınıza dil uzatmasın. Muhakkak Allah, çirkin söz kaçıranı, kasden çirkin söz söylemeye yelteneni sevmez" demiştir. Edebü'l-Müfred, I, 344Kötü sözlü olmak müminlik sıfatıyla Mes'ud ra anlatıyor "Resulullah asm buyurdular ki"Mü'min ne ta'n edici, ne lanet edici, ne kaba ve çirkin sözlü, ne de hayasızdır." Tirmizî, Birr 48, 1978Şarihler, mü'mine yakıştırılamayan bu vasıflara yer veren insanın tekfir edilmeyeceğini belirtirler. Bu maksatla mü'min kelimesini "kâmil mü'min" diye kayıtlarlar. Şu halde kötü söz sarfetme alışkanlığı olan insan imanını kaybetmez ise de imandaki kemali kaybeder. Mü'min kişinin, şahsî planda hadisi mutlak ifadesiyle anlayıp "ağzımdan çıkan kötü söz imanımı tehlikeye atıyor" diyerek kötü söz sarf etmekten kaçınması gerekir. Kulluk ve Fahr-ı Kâinat'a ümmetlik edebi bunu gerektirir. Fakat kötü söz sarfeden kimseleri tekfire yeltenmemek gerektiği de bilinmelidir. Kütüb-i Sitte"Her kim de bir mü'mine la'net ederse, bu da onu öldürmek gibigünâhdir. Her kim de bir mü'mine küfür isnâd ederse, bu da onu öldürmek gibigünahdır." BuhariDilinden laneti düşürmeyenler şefaat hakkını elde ra anlatıyor "Resulullah asm buyurdular ki"Laneti çok yapanlar kıyamet günü şefaatçi olamazlar, şehid de olamazlar." [Müslim, Birr 85, 2598; Ebu Davud, Edeb 53, 4907.]Bu hadiste, kıyamet günü mü'minler muhtaç olanlara şefaatte bulunurlarken, dilinden laneti düşürmeyen kimselerin bu şerefe eremeyecekleri, dolayısıyla yakınlarına şefaat edemeyecekleri günahların en büyüğü bir kimsenin anne babasına ibn Amr ra şöyle demiştir Resûlullah asm"Büyük günâhların en büyüğünden birisi, kişinin anasına babasına la'net etmesidir" orada bulunanlar tarafından"Yâ Resûlallah! İnsan anasına babasına nasıl la'net eder?" kimse birisinin babasına söver, o da karşılık olarak onun babasına söver; yine o kişi birisinin anasına söver, o da karşılık olarak onun anasına söver" buyurdu. BuhariPeygamber Efendimiz asm kötü söz söylemeyi asm kötü sözlü olmayı mü'minlik vasfıyla bağdaştırmıyor. Mü'minin hangi çeşidi olursa olsun, kötü sözü ağzına almamasını emrediyor. Hayatının her anından, her anında yaptığı her fiilinden hesap vereceği bildirilen insanın ahirette hesabını zor vereceği amellerden olduğu için midir, kalplerde ve ruhlarda açtığı yaranın, kılıncınkinden, kurşununkinden daha derin olmasından mıdır, her ne ise "Allah'a ve ahirete inanan kimsenin hayır konuşması veya sükut etmesi" tavsiye edilmiştir hadislerde. Kütüb-i SitteSemüre İbnu Cündüb ra anlatıyor "Resulullah asm buyurdular ki"Birbirinize, Allah'ın laneti, Allah'ın gadabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın." Ebu Davud, Edeb 53, 4906; Tirmizî, Birr 48, 1977Hz. Ebu Hureyre ra anlatıyor "Resulullah'a "Ey Allah'ın Resulü! Müşriklere beddua et, onları lanetle!" denilmişti. Şu cevabı verdi"Ben rahmet olarak gönderildim, lanetleyici olarak değil!" Müslim, Birr 87, 2597Müslüman, elinden ve dilinden zarar görülmeyen insandır; başkalarına dil uzatmak Müslümana karşı iyi muamele ve güzel söz söyleme İslâm'ın prensiplerindendir. Firavun'u hak din'e davet için giden Hz. Musa ve Harun'a as Allah; "O'na yumuşak şöyle, konuşun..." Tâhâ, 20/44 emrini vererek kâfire yapılan tebliğin yumuşak ve güzel söz ile yapılması gereğini ifade etmiştir. Sözlerin en güzeli, insanları hakk'a, doğruya, olgunluğa, insanca yaşamaya sevk eden Allah'ın kelâmıdır "Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer, ikişerli bir kitap halinde indirdi..." ez-Zümrüt, 39/23. Sözlerin en güzeli olan Allah kelâmını ümmetine tebliğ eden Hz. Peygamber asm de birçok hadislerinde, insanlara karşı güzel söz söylemeyi emir ve tavsiye etmiş; bizzat kendisi de hayatı boyunca kaba sözden sakınmış; şahsına hakaret eden insanlara bile; "Allah'ım; onlara hidayet et, çünkü onlar gerçeği bilmiyorlar" diyerek duada bulunmuş ve rıfk ile muamele etmiştir. O'nun bu yüksek ahlâkı, gün gelmiş, düşmanlarının bile sevgi ile etrafında imanla toplanmalarına vesile olmuştu. Yahudilerden bir grup Hz. Peygamber'e asm gelip, güya selâm veriyormuş edasıyla "Essâmu Aleyküm=Ölüm üzerinize olsun" deyince, yanında bulunan Hz. Âişe dayanamayarak, "ölüm sizin üzerinize olsun, Allah size lânet etsin, Allah size gazap etsin" diye cevap verince Hz. Peygamber asm, "Yavaş ol Âişe! Yumuşak hareket et; sert hareketten ve çirkin sözden sakın" buyurmuştur. Câbir İbn Abdullah, Hz. Peygamber'in asm "Kötü söz ve harekette bulunanla kendini kötü söz ve hareketlere zorlayanı ve çarşılarda bağırıp çağıranı Allah sevmez" buyurduğunu rivayet eder. Müslüman, elinden ve dilinden zarar görülmeyen insandır; başkalarına dil uzatmak, lânet etmek, kötü iş yapmak ve kötü söz söylemek, müslümana yakışmayan hallerdir. Müminin en düşük ahlâklısı, kötü sözlü olanıdır. Şamil İslam AnsiklopedisiCenab-ı Hak insanlara güzel konuşmayı emretmiş, öfkesini yenenleri övmüştür."...insanlara güzellikle söyleyin..." Bakara, 83"İşte size verilen herhangi bir şey, ancak dünya hayâtının menfaatidir. Allah katında bulunanlar ise, îmân edip Rablerine tevekkül edenler için daha hayırlı ve daha devamlıdır. Hem onlar ki, günahın büyüklerinden ve fuhşiyâttan kaçınırlar; onlar öfkelendikleri zaman da kusurları bağışlarlar." Şura, 36-37"Onlar ki, bollukta ve darlıkta mallarını Allah yolunda sarf ederler, kızdıkları zaman öfkelerini yenerler ve insanları affederler. Allah ise, iyilik yapanları sever." Al-i İmran, 134Öfke anında kişi şeytandan Allah'a ibn Sabit tahdîs edip şöyle dedi Ben Peygamber'in sahâbîlerinden bir adam olan Süleyman ibn Surad'dan ra işittim, şöyle dedi Peygamber'in yanında iki kişi birbirine sövdü. Bunlardan biri öfkelendi ve öfkesi o kadar şiddetlendi ki, yüzü şişti ve rengi değişti. Bunun üzerine Peygamber asm"Ben bir kelime bilmekteyim ki, eğer şu adam o kelimeyi söylerse, kendisinde bulunan öfke hâli muhakkak gider o kelime Eûzu biflâ-himine 'ş-şeytâni'r-racîm" bulunanlardan biri Peygamber'in bu sözünü o öfkeli kişiye gidip haber verdi de"Şeytândan Allah'a sığın!" dedi. O kişi de"Bende şiddetli bir hastalık mı var? Ben deli miyim sanıyorsun? Haydi kendi işine git!" dedi. BuhariAsıl pehlivan öfkenelendiği sırada nefsine hakim olan İmâm Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre'den ra tahdîs etti ki, Resûlullah asm şöyle buyurmuştur "Çok kuvvetli pehlivan, birçok güreşçileri yere serip gâlib olan değildir. Asıl kuvvetli pehlivan, öfkelendiği sırada nefsine mâlik ve irâdesine hâkim olan kimsedir." Buhari
İçeriğe geç Anasayfa Hakkında Mesleki Üyelikler Uzmanlık Alanları Basında Biz İletişim Ulaşım Arabuluculuk? Vekalet Ödeme Kitaplar Yayınlar Arşiv Uyarı Etiket Allah’a küfür etmek 31 Eki Şamil Demir Posted in Avukat Sorunları 11 adet yorum Küfür etsem ne ceza yerim abi? Bir internet sitem olduğundan beri sahibi olduğum avukatlık bürosunun telefon trafiğinin arttığını söyleyebilirim, ama olumsuz yönde. Vatandaş adliyede herhangi bir avukatı çevirerek soramadığı soruları artık internette rast geldiği avukatlık bürolarını arayarak sormaya başladı. Her gün bir benzerini yaşadığım bu telefon görüşmesine aşağıda örnek vereceğim. – Efendim – Alovvv – Efendim – Avkat beynen görüşecektim – Benim […]
Allah'a, Peygamberlerine, Kur'an-ı Kerim'e, din ve imana, -haşa- küfr etmek, sövmek, ihanette bulunmak veya bunlardan birini hafife almak küfürdür. Böyle bir söz ve davranışta bulunan kimsenin derhal tevbe istiğfarda bulunup nikahlarını yenilemeleri Allah'a yapılan küfür, inançsızlık nedeniyle değil de dil alışkanlığı sebebiyle öfke anında ortaya çıkmışsa, bu sözünüzle dinden çıkılmadığı gibi, eşler arasındaki nikah da bozulmaz. Çünkü burada maksat dini değerlere küfretmek olmadığı gibi söyleniş anı da sağlıklı düşünmeyi ortadan kaldırmış olma ihtimali taşımaktadır. Ancak Allah'a, Peygamberlerine, Kur'an-ı Kerim'e, din ve imana, -haşa- küfr etmek, sövmek, ihanette bulunmak veya bunlardan birini hafife alan kişinin derhal tevbe ve istiğfarda bulunması ve tekrar böyle büyük bir hataya düşmemesi gerekir. Bir müslümanın dine sövmesi asla caiz değildir. Konunun detayına gelince; Elfaz-ı küfür, Hz. Peygamberin getirdiği vahyi ve buna bağlı olarak ortaya konan hükümleri alaya almak, küçümsemek ve sövmekle meydana gelir. Bunu yapan bir kimse küfre düşer ve dinden çıkmış olur. Ancak alimler elfaz-ı küfrü kullanan kişinin dinen mükellef olmasını, sarhoşluk ve uyku halinde bulunmamasını, küfür lafzını bir zorlama olmadan isteyerek ve kasten kullanmış olmasını şart koşarlar. Alimlerin çoğunluğu, söylediği sözün küfre götürdüğünü bilmeyen ve elfaz-ı küfrü hata sonucu telaffuz eden kimsenin kafir olamayacağı görüşünde birleşmişlerdir. Bu itibarla öfke halinde söylenen elfaz-ı küfür lafızları sarhoşken söylenen sözler gibi kabul edilmez. İmam Şafi ve İmam Ahmed’in bir rivayete göre sarhoşluğu mazeret saymamaları dikkate alınırsa bu sözlerin kızgınlık anında söylenmiş olması da bir mazeret olarak kabul edilemez. Bir kimsenin süreklilik arz etmeden kızgınlık anında elfaz-ı küfrü telaffuz etmesi küfrü gerektirmekle birlikte, yaptığı hatanın büyüklüğünü anlayarak anında tövbe ve istiğfar etmelidir. Bu konuyla ilgili olarak Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nin “ELFAZ-I KÜFÜR" maddesine c. 11, bakılabilir. Bu bilgiler Diyanet İşleri Başkalığı'nın sitesinden alınmıştır.
allaha küfür edene ne yapmalı