🌪️ Solunum Sistemi Ile Ilgili Ilginç Bilgiler

FhOId. İnsan yaşamı için su ile birlikte hava en önemli unsurdur. Tüm canlılar için ortak olan ve tüm fonksiyonların sağlıklı şekilde çalışmasına imkan veren bir maddedir. Hava nefes alıp verme döngüsü ile beraber oksijen ila karbondioksit arasındaki değişim üzerinden sirkülasyon katmanında Sistemi Nedir?Enerji yıkımı için hücrelerin ihtiyaç duyduğu oksijen taşıma görevini gerçekleştiren sisteme solunum sistemi denmektedir. Dışarıdan alınan hava belli başlı bazı organlardan geçmek suretiyle, en son akciğere ulaşır. Böylece alveoller ile beraber oradan kana ve en son hücrelere ulaşım sağlanır. Bu sistem döngü içerisinde bir tersinir yapı altında çalışma potansiyeline sahiptir. Diğer bir deyişle oksijen kullanımının ardından ortaya çıkan karbondioksit, hava kanalları üzerinden gerçekleştirilen yolculuk ile beraber dışarı Sistemi OrganlarıSistematik olarak senkronize çalışan solunum sistemi organları, oksijenin etkin şekilde taşınmasına, kullanılmasına ve daha sonra karbondioksitin atılmasına olanak verir. Bu doğrultuda belli başlı solunum sistemi organları Ağız ve burun,- Yutak,- Gırtlak,- Soluk borusu,- Akciğer,Sayılan bütün bu organların sistematik şekilde etkin çalışması hayati bir önem teşkil etmektedir. Böylece her bir organın kendine ayrı görevi ile beraber oksijen sağlıklı şekilde taşınır ve kullanım ile beraber karbondioksit olarak dışarı Sistemi Organları GörevleriSolunum sistemi organları görevleri farklılık yaratmaktadır. Örneğin mukoza hücreleri mukus salgılamak ile beraber havanın geçiş anında nemlenmesine imkan tanır. Böylece hava içerisindeki bazı maddeler filtrelenir. Yutak ise yutkunma anında soluk borusuna yemek kaçmasına önlem almaktadır. Gırtlak üzerinden ise havanın titreşmesi ile beraber konuşma yeteneği elde borusu görevi balgam ve benzeri maddelerin vücuttan dışarı atılmasını imkan sağlar. En gelişmiş organ ise akciğerlerde bu organ üzerinden doku ile hücrelere oksijen akışı sağlanır. Aynı şekilde yapılan devir üzerinden oksijen karbondioksite dönüştürmek suretiyle vücuttan Sistemi Özellikleri Nelerdir?Solunum sisteminin özellikleri organlara bağlı olarak farklılık göstermektedir. Yani her bir organın ele aldığı görev kendi özelliğidir. Genel açıdan ise solunum sistemi havanın tamamen sağlıklı şekilde ve düzenli olarak vücuda girmesini imkan sağlayan bir özelliğe sahiptir. Böylece kan ve dokular ile beraber hücrelere etkin şekilde hava geçişi sağlanır. Solunum Sistemi Solumak, hayatta kalmak için temel ögelerden biridir. Vücutta birikmiş olan karbondioksitin atılması, bunun yerine, oksijen alınması işlemine solunum adı verilir. Solunumun temel organı akciğerlerdir. Göğüs boşluğunda asılı olarak bulunan akciğerler pembemsi renkte süngersi yapıdadır. Bu pembemsi görünüm sigara içenlerde siyahlaşmış bir hal alır. Hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde yaşayanlarda da sigara içilmese bile siyahlaşmış görüntü olabilir. Akciğerler göğüs boşluğunda yer alır, yan ve arka taraflarından kaburgalara, kaslara ve kıkırdaklara bağlı durumdadır. Göğüs boşluğunun alt kısmında yer alan ve kaslardan oluşmuş diyafram, göğüs boşluğunu karın boşluğundan ayırırken, solunuma da büyük katkılarda bulunur. Sağ akciğer üç bölümden loblar oluşurken, sol akciğer, bir kenarında kalp yer aldığı için iki lobdan oluşur. Solunum sırasında hava ağız ve burundan girer. Boğazın arka kısmından farenks, hançereden larenks ve soluk borusundan trakea geçer. Soluk borusu göğsün orta kısımlarına ulaştığında iki dala ayrılır ana bronşlar. Bunlar da ağaç dalları gibi dallara ayrılır. Uç kısımdaki ince nefes boruları, bronşiyol adını alır. En ince bronşiyollerin ucunda alveol adı verilen ince elastik torbacıklar yer alır. Kan, ince damarlarla alveollere ulaştırılır ve oksijenle, karbondioksitin alışverişi burada yapılır. Ciğerlerde ortalama olarak 300-350 milyon civarında alveol bulunur. Havanın ciğerlere giriş çıkışında kaburgalar arasında yer alan kaslarla diyafram görev almaktadır. Akciğerlerin üzerinde iki tabakalı zar bulunur. Bu zarlardan biri akciğerin dış yüzüne, diğeri de göğüs duvarının iç yüzüne yapışıktır. Aralarında hafifçe kayganlaştırıcı bir madde bulunur, ancak aralarında hava yoktur. Nefes alma sırasında göğüs duvarında ve kaburgaların arasında yer alan kaslar kasılarak kaburgaları yukarı ve dışa doğru çeker, diyafram da kasıldığında aşağıya karın boşluğuna doğru ilerler. Bu işlemlerin sonucunda göğüs boşluğu genişlemiş olur. Bu, hareket, süngersi bir yapısı olan akciğerlerin de genişlemesine neden olur, böylece soluk borusundan hava alveollere kadar ulaşır. Karbondioksitle oksijen değişimi tamamlandıktan sonra kaslar gevşeyerek göğüs duvarını eski haline döndürür. Akciğerlerin hacmı da azaldığı için içindeki hava dışarı çıkar. Her seferinde litre civarında bir hava ve dakikada 12-15 kez solunumla vücudun oksijen gereksinimi karşılanmış olur. Efor harcaması sırasında vücudun oksijen gereksinimi artacağı için solunum hacmının ve dakikadaki solunum sayısının artması doğaldır. Solunum sistemi ve amacıSolunumda gaye, canlının aralıksız oksijen alması ve karbondioksit vermesidir. Bazı tek hücreli canlılar anaerobik bakteriler ve bazı parazitler dışındaki bütün bitki ve hayvanlar yaşamak için oksijene muhtaçtırlar. Oksijen canlılarda farklı yollardan temin edilmektedir. Canlıda teşekkül eden karbondioksitin fazlası da bu yollardan uzaklaştırılır. Canlı hücreyle bulunduğu ortam arasında gaz alış-verişi oksijen ve karbondioksit, daima gazların hücre zarından içeri veya dışarı geçişiyle olur. Tek hücreliler dış ortamla doğrudan doğruya temas halinde olduklarından, oksijen alma ve karbondioksit verme kolaylıkla yapılır, dolayısıyle özel bir solunum cihazına ihtiyaçları yoktur. Suda yaşayan çok hücreli fakat yapısı basit olan bazı basit yapılı hayvanlarda, deniz anasında özel bir solunum sistemi yoktur. Zira bu hayvanlarda vücudun iç hücreleri dahi oksijen taşıyan ortamdan, yani sudan uzak değillerdir. Bazı hayvanlarda oksijen deri yoluyla kılcal damarlara geçer. Kurbağalarda olduğu gibi, diğer çok hücrelilerde vücut kitlesi arttıkça, vücudun iç tarafında bulunan hücrelerin solunumu bir problem meydana getirmiştir. Böylece oksijeni vücudun her hücresine götürecek ve karbondioksiti buradan uzaklaştıracak özel solunum sistemleri vardır. Biyolojik yapısı üstün olan canlılarda, yani insanlar ve memeli hayvanlarda solunum, dış solunum ve iç solunum olmak üzere ikiye ayrılır. Dış solunum deyince, dış ortam ile akciğer kılcal damarlarının kanı arasındaki gaz alış-verişi ve iç solunum deyince, vücuttaki diğer kılcal damarların kanı ile dokular arasındaki gaz alış-verişi ve aynı zamanda hücre içindeki oksidasyon olayları anlaşılır. Gerek iç, gerekse dış solunumda oksijen alınır, karbondioksit verilir. Solunum sistemi, dış solunumu yürüten sistemdir, yani bedenin dış ortamla gaz alış-verişini sağlamak ve düzenlemekle yükümlüdür. Görevini dolaşım sistemi ve kanla birlikte meydana getirir. Solunum sistemi; havayı dış atmosferden gaz alışverişinin yapıldığı yüzeye ileten solunum yolları, göğüs boşluğu içindeki bu yolların bir kısmıyla beraber, gaz alış-verişiyle ilgili birçok hava keselerinden yapılmış akciğerler ve bu organların işlemesini ve düzenlenmesini sağlayan plevra, solunum kasları ve sinirlerden ibarettir. Solunum yolları; burun boşluğu, yutak farinks, gırtlak larinks, ana nefes borusu trakea, bronşlar ve bronşcuklardır. Solunum sistemi, burun boşluğu ile başlar, burun boşluğu çok damarlı mukoz zarla örtülüdür ve duvarında konka adı verilen bir takım çıkıntılar vardır. Burun boşluğunda konkaya çarparak geçen havanın ısısı, vücut ısısına getirilir ve kuru ise nemlendirilir. Hava soluk alma esnasında burun boşluğundan geçerken, içinde bulunan yabancı cisimlerden de temizlenir. Bu temizleme işlemi şu mekanizma ile olur. Hava konkalara çarpınca yön değiştirir, bu sefer harekete devam eden hava burun boşluğunun duvarına çarpar ve mukoz sıvı içinde tutulurlar. Solunum havasının yabancı cisimlerden temizlenmesi işinde mekanizma o kadar etkilidir ki, beş mikrondan daha iri cisimler akciğerlere doğru geçirilmezler. Şayet burun boşluğunu geçebilen cisimler olursa, bunlar daha sonraki solunum yollarında tutulurlar. Burundan sonra gırtlak gelir. Bkz. Gırtlak Nefes borusu trakea, açıklığı arkaya bakan at nalı biçiminde yaklaşık 16-20 kıkırdak halkasından yapılmıştır. Kıkırdak halkalarının uçları birbirlerine kasla bağlıdırlar, kıkırdaklar arası destek dokusu ile doludur. Böylece nefes borusunun ön ve yan duvarları katı yapılı, arka duvarı yumuşak gevşek yapılıdır, bu şekilde boşluğu devamlı açık tutulan bir tüptür. Yaklaşık 25 cm uzunluğundadır. Kesit yüzeyi 2,5 cm2 olup, yanlama çapı ön-arka çapından 1/4 oranında daha geniştir. Solunum hareketleri sırasında, hem çapı hem uzunluğu değişir. Nefes borusunun boşluğu tüylü epitel ile örtülmüştür. Burada bulunan bezlerin salgıları ve tüyler, burun boşluğunu geçebilen tozları ve diğer yabancı cisimleri tutarak akciğerlere girmesini önler. Epitel tüyleri yönleri ağıza doğru olmak üzere, hep beraber koordineli bir şekilde ve dalgalar halinde hareket ederek, üstlerini kaplayan hava yollarının salgılarını ve içinde tutulmuş olan yabancı cisimleri ağıza doğru iterler ve balgam şeklinde dışarı atılmasını sağlarlar. Nefes borusu alt ucunda 70 derecelik bir açı ile sağ ve sol ana bronşlara ayrılır. Sağ ana bronş nefes borusunun hemen devamı halindedir, nefes borusundan 25 derecelik bir açı yapar. Sol ana bronş ise 45 derecelik bir açı yapar. Sağ ana bronş 1,5-2 cm uzunlukta, 12-16 mm genişlikte, sol ana bronş 5 cm uzunlukta, 10-14 mm genişliktedir. İki ana bronşun toplam çapı nefes borusundan büyüktür. Solunum yolları ana bronşların akciğerlere girip burada birçok dallanmalarla gaz alış-verişinin yapıldığı alveollere kadar uzanır. Akciğerler kan-hava arası gaz alış-verişlerinin yapıldığı organlardır. Bkz. Akciğerler Akciğerlerde gaz alış-verişinin meydana geldiği kısım alveol denilen hava torbacıklarıdır. Dolayısiyle duvarlarını alveollerin meydana getirdiği, alveol keseleriyle birlikte duvarlarında alveollerin bulunduğu alveol kanalları ve solunumla ilgili bronşcuklar, gaz alış-verişiyle görevlidirler. Bu yapılardan önceki terminal bronşcuklara kadar olan hava yolları ise alveolleri olmadığından, sadece hava iletimiyle ilgilidirler, bunlara iletken hava yolları denir. Terminal bronşcuktan sonra gaz alış-verişinin yapıldığı akciğer bölümüne solunumla ilgili birimler denir. Her akciğer labülü 3-5 solunumla ilgili birimden yapılmıştır. Solunum sırasında alınan havanın hepsi bu birimlere ulaşmaz, bir kısmı gaz alış-verişi yapılmayan, yani iletken hava yollarında kalır ki buna ölü boşluk havası denir. Alveollerin etrafı kılcal damarlar tarafından kafes gibi sarılmıştır. Kılcal damarlardaki kanla alveol içi hava boşluğu 0,5 mikron kalınlığında bir zarla ayrılmıştır. Zarın bir yüzünde alveolün yassı epitel hücreleri, diğer yüzünde damara ait endotel hücreleri bulunur. Bu zar, havayla kan arasında gaz alış-verişinin yapıldığı yerdir. Burada havadan kana oksijen; kandan havaya da metabolizmanın artık ürünü karbondioksit geçer. Bu geçiş bir taraftan diğer tarafa diffüzyon yoluyla olur. Geçişi yürüten kuvvet ise iki taraf arasındaki, gaz çeşidi yönünden, yoğunluk farkıdır. Bu şekilde dokulardan gelen kirli kan, akciğerlerde temizlenerek tekrar dokulara gider. Alveol duvarlarında veya alveoller arasında 10-15 mikron çapında kohr pencereleri adı verilen delikler vardır. Bunlar alveoller arasında bağlantı sağlarlar. Böylece bronşların veya bronşçukların tıkanması halinde, komşu segmentlerden veya lobüllerden havalanmak suretiyle hava yolu tıkanan akciğer kısmının fonksiyonunun devamı sağlanır. Ancak bu pencereler iltihabi olaylarda kapanabilir. Akciğerlere havanın girip çıkması, göğüs kafesiyle akciğerlerin birlikte gelişen hareketleriyle gerçekleşir. Bu hareketleri yürütücü kuvvet; göğüs kafesi kasları ve diyafrağmadır. Kubbe şeklinde olan diyafrağma, solunumun esas kasıdır, solunum havasının % 60’ı diyafrağma hareketleriyle temin edilir. Soluk alma esnasında diyafrağmanın ve kaburgaların öne ve yukarı doğru hareketini sağlayan göğüs kafesi kaslarının kasılmasıyla göğüs boşluğu genişletilir. Bu genişlemeyi plevra aracılığıyla, göğüs kafesine yapışık olan akciğerler pasif olarak takip eder. Bu durumda akciğer içindeki basınç, atmosfere göre düşerek hacim artışı kadar hava solunum yollarından akciğerlere akar. Soluk verme ekspirasyon hareketinde göğüs boşluğu küçülür, akciğerlerin hacmi azaldığından, içindeki basınç dış ortamdakinin üstüne çıkarak hava dışarı atılır. Normal şartlarda, soluk verme pasif bir harekettir, yani bir kasın yardımı olmadan meydana gelir. Bu pasif olarak eski halini alma, soluk alma sırasında kasılan kaslarda ve çekilmeyle gerdirilen göğüs kafesi ve akciğerlerdeki elastik yapılarda depo edilen potansiyel enerjiyle meydana gelir. Ancak zorlu solunum esnasında, soluk verme de aktifleşir ve bu aktiflik göğüs kafesini daraltan kasların kasılmasıyla sağlanır. Normal bir soluk vermeden sonra, soluk almaya geçilmediği sırada akciğerlerdeki hava ile atmosfer havasının basınçları birbirine denktir ki, bu sırada akciğerler ve göğüs kafesi istirahattedir. Yapılabildiği kadar en kuvvetli soluk vermeden sonra bile, akciğer içindeki hava tamamen çıkarılamaz. Bu çıkmayan hava alveolleri devamlı açık tutmaya hizmet ederek, elastik büzüşmeyle alveollerin kapanma eğilimini ortadan kaldırır. Aksi takdirde kapanan alveoller, bir sonraki soluk almada açılmaya karşı direnç göstererek solunumu zorlaştırırlardı. Bu havaya “rezidüel hacim” denir ve 1200 ml kadardır. Bir karın bir de göğüs tipi solunum ayırt edilir. Karın tipi solunumda, solunumla beraber karın hareketleri takip edilir. Soluk alırken karın dışarı doğru çıkar, soluk verirken de içeri çekilir. Göğüs tipi solunumda kaburgaların hareketi daha barizdir. İstirahat halinde insanın ve hemen bütün hayvanların solunumu, karın tipi solunumdur. Herhangi bir şekilde karın hareketleri önlenirse gebelik, elbiseler, korseler veya karında ağrı ve sancı olursa göğüs tipi solunum meydana gelir. İnsanda istirahat halinde normal solunum ritmi dakikada 12’dir. Bu ritimde ortalama 2 saniyelik soluk alma dönemini, 3 saniyelik soluk verme takip etmektedir. İstirahat halinde, bir defalık solunum hacmi 500 ml kadardır. Bir dakikada akciğerlere giren ve çıkan hava hacmiyse 1000 ml’dir. Bu değerler istirahat dışındaki egzersiz, heyecan, yorgunluk, hastalık gibi durumlarda değişirler. Bu değişiklik solunumun çeşitli faktörlerle düzenlenmesiyle meydana gelir. Soluk alma ve verme işleminin ritmi, beyinde bulunan solunum merkezince düzenlenir. Solunan hava değişikliklerinin derecesi de kasların kasılma durumuyla tespit edilir ki, bunu da solunum merkezinden gönderilen uyaranların şiddeti düzenler. Solunum merkezinin düzenlemesiyse, çevreden sinir ve kandan kimyevi faktörlerden alınan kandaki oksijenin ve karbondioksitin kısmi basınçları ve hidrojen iyon miktarı haberlere göre olur. Solunumun sinir yoluyla kontrolü otomatik olup, kişi şuuruyla ancak bir dereceye kadar solunumunu kontrol edebilir. İradeyle soluk tutulması bir süre kabildir ve sonunda otomatik kontrol faaliyete geçer. Bunun sebebi kanda karbondioksit miktarının artması ve beyindeki solunum merkezinin bu artışa çok hassas başlıklarSolunum yetersizliği solunum sistemi Organizmada solunumu sağlayan organların tümü, solunum aygıtı. solunum sistemi Türkçe solunum sistemi kelimelerinin İngilizce karşılığı. n. respiratory tract Alm. Atmungsorgane, Respirationsorgane pl, Fr. Appareil m, respiratoire, İng. Respiratory system. Canlı varlık ile onun dış ortamı arasında, gaz alış-verişi ve hayâtın en temel özelliklerinden birisi olan, solunumun yapıldığı organ gâye, canlının aralıksız oksijen alması ve karbondioksit vermesidir. Bâzı tek hücreli canlılar anaerobik bakteriler ve bâzı parazitler dışındaki bütün bitki ve hayvanlar yaşamak için oksijene muhtaçtırlar. Oksijen canlılarda farklı yollardan temin edilmektedir. Canlıda teşekkül eden karbondioksitin fazlası da bu yollardan uzaklaştırılır. Canlı hücreyle bulunduğu ortam arasında gaz alış-verişi oksijen ve karbondioksit, dâimâ gazların hücre zarından içeri veya dışarı geçişiyle olur. Tek hücreliler dış ortamla doğrudan doğruya temas hâlinde olduklarından, oksijen alma ve karbondioksit verme kolaylıkla yapılır, dolayısıyle özel bir solunum cihazına ihtiyaçları yaşayan çok hücreli fakat yapısı basit olan bâzı basit yapılı hayvanlarda, deniz anasında özel bir solunum sistemi yoktur. Zîrâ bu hayvanlarda vücudun iç hücreleri dahi oksijen taşıyan ortamdan, yâni sudan uzak hayvanlarda oksijen deri yoluyla kılcal damarlara geçer. Kurbağalarda olduğu gibi, diğer çok hücrelilerde vücut kitlesi arttıkça, vücûdun iç tarafında bulunan hücrelerin solunumu bir problem meydana getirmiştir. Böylece oksijeni vücûdun her hücresine götürecek ve karbondioksiti buradan uzaklaştıracak özel solunum sistemleri yapısı üstün olan canlılarda, yâni insanlar ve memeli hayvanlarda solunum, dış solunum ve iç solunum olmak üzere ikiye ayrılır. Dış solunum deyince, dış ortam ile akciğer kılcal damarlarının kanı arasındaki gaz alış-verişi ve iç solunum deyince, vücuttaki diğer kılcal damarların kanı ile dokular arasındaki gaz alış-verişi ve aynı zamanda hücre içindeki oksidasyon olayları anlaşılır. Gerek iç, gerekse dış solunumda oksijen alınır, karbondioksit verilir. Solunum sistemi, dış solunumu yürüten sistemdir, yâni bedenin dış ortamla gaz alış-verişini sağlamak ve düzenlemekle yükümlüdür. Görevini dolaşım sistemi ve kanla birlikte meydana sistemi; havayı dış atmosferden gaz alışverişinin yapıldığı yüzeye ileten solunum yolları, göğüs boşluğu içindeki bu yolların bir kısmıyla berâber, gaz alış-verişiyle ilgili birçok hava keselerinden yapılmış akciğerler ve bu organların işlemesini ve düzenlenmesini sağlayan plevra, solunum kasları ve sinirlerden yolları; burun boşluğu, yutak farinks, gırtlak larinks, ana nefes borusu trakea, bronşlar ve sistemi, burun boşluğu ile başlar, burun boşluğu çok damarlı mukoz zarla örtülüdür ve duvarında konka adı verilen bir takım çıkıntılar vardır. Burun boşluğunda konkaya çarparak geçen havanın ısısı, vücut ısısına getirilir ve kuru ise nemlendirilir. Hava soluk alma esnâsında burun boşluğundan geçerken, içinde bulunan yabancı cisimlerden de temizlenir. Bu temizleme işlemi şu mekanizma ile olur. Hava konkalara çarpınca yön değiştirir, bu sefer harekete devam eden hava burun boşluğunun duvarına çarpar ve mukoz sıvı içinde tutulurlar. Solunum havasının yabancı cisimlerden temizlenmesi işinde mekanizma o kadar etkilidir ki, beş mikrondan daha iri cisimler akciğerlere doğru geçirilmezler. Şâyet burun boşluğunu geçebilen cisimler olursa, bunlar daha sonraki solunum yollarında tutulurlar. Burundan sonra gırtlak gelir. Bkz. GırtlakNefes borusu trakea, açıklığı arkaya bakan at nalı biçiminde yaklaşık 16-20 kıkırdak halkasından yapılmıştır. Kıkırdak halkalarının uçları birbirlerine kasla bağlıdırlar, kıkırdaklar arası destek dokusu ile doludur. Böylece nefes borusunun ön ve yan duvarları katı yapılı, arka duvarı yumuşak gevşek yapılıdır, bu şekilde boşluğu devamlı açık tutulan bir tüptür. Yaklaşık 25 cm uzunluğundadır. Kesit yüzeyi 2,5 cm2 olup, yanlama çapı ön-arka çapından 1/4 oranında daha geniştir. Solunum hareketleri sırasında, hem çapı hem uzunluğu borusunun boşluğu tüylü epitel ile örtülmüştür. Burada bulunan bezlerin salgıları ve tüyler, burun boşluğunu geçebilen tozları ve diğer yabancı cisimleri tutarak akciğerlere girmesini önler. Epitel tüyleri yönleri ağıza doğru olmak üzere, hep beraber koordineli bir şekilde ve dalgalar hâlinde hareket ederek, üstlerini kaplayan hava yollarının salgılarını ve içinde tutulmuş olan yabancı cisimleri ağıza doğru iterler ve balgam şeklinde dışarı atılmasını borusu alt ucunda 70 derecelik bir açı ile sağ ve sol ana bronşlara ayrılır. Sağ ana bronş nefes borusunun hemen devamı hâlindedir, nefes borusundan 25 derecelik bir açı yapar. Sol ana bronş ise 45 derecelik bir açı yapar. Sağ ana bronş 1,5-2 cm uzunlukta, 12-16 mm genişlikte, sol ana bronş 5 cm uzunlukta, 10-14 mm genişliktedir. İki ana bronşun toplam çapı nefes borusundan büyüktür. Solunum yolları ana bronşların akciğerlere girip burada birçok dallanmalarla gaz alış-verişinin yapıldığı alveollere kadar uzanır. Akciğerler kan-hava arası gaz alış-verişlerinin yapıldığı organlardır. Bkz. AkciğerlerAkciğerlerde gaz alış-verişinin meydana geldiği kısım alveol denilen hava torbacıklarıdır. Dolayısiyle duvarlarını alveollerin meydana getirdiği, alveol keseleriyle birlikte duvarlarında alveollerin bulunduğu alveol kanalları ve solunumla ilgili bronşcuklar, gaz alış-verişiyle görevlidirler. Bu yapılardan önceki terminal bronşcuklara kadar olan hava yolları ise alveolleri olmadığından, sâdece hava iletimiyle ilgilidirler, bunlara iletken hava yolları denir. Terminal bronşcuktan sonra gaz alış-verişinin yapıldığı akciğer bölümüne solunumla ilgili birimler denir. Her akciğer labülü 3-5 solunumla ilgili birimden yapılmıştır. Solunum sırasında alınan havanın hepsi bu birimlere ulaşmaz, bir kısmı gaz alış-verişi yapılmayan, yâni iletken hava yollarında kalır ki buna ölü boşluk havası etrafı kılcal damarlar tarafından kafes gibi sarılmıştır. Kılcal damarlardaki kanla alveol içi hava boşluğu 0,5 mikron kalınlığında bir zarla ayrılmıştır. Zarın bir yüzünde alveolün yassı epitel hücreleri, diğer yüzünde damara âit endotel hücreleri bulunur. Bu zar, havayla kan arasında gaz alış-verişinin yapıldığı yerdir. Burada havadan kana oksijen; kandan havaya da metabolizmanın artık ürünü karbondioksit geçer. Bu geçiş bir taraftan diğer tarafa diffüzyon yoluyla olur. Geçişi yürüten kuvvet ise iki taraf arasındaki, gaz çeşidi yönünden, yoğunluk farkıdır. Bu şekilde dokulardan gelen kirli kan, akciğerlerde temizlenerek tekrar dokulara duvarlarında veya alveoller arasında 10-15 mikron çapında kohr pencereleri adı verilen delikler vardır. Bunlar alveoller arasında bağlantı sağlarlar. Böylece bronşların veya bronşçukların tıkanması hâlinde, komşu segmentlerden veya lobüllerden havalanmak sûretiyle hava yolu tıkanan akciğer kısmının fonksiyonunun devâmı sağlanır. Ancak bu pencereler iltihâbî olaylarda havanın girip çıkması, göğüs kafesiyle akciğerlerin birlikte gelişen hareketleriyle gerçekleşir. Bu hareketleri yürütücü kuvvet; göğüs kafesi kasları ve diyafrağmadır. Kubbe şeklinde olan diyafrağma, solunumun esas kasıdır, solunum havasının % 60’ı diyafrağma hareketleriyle temin edilir. Soluk alma esnâsında diyafrağmanın ve kaburgaların öne ve yukarı doğru hareketini sağlayan göğüs kafesi kaslarının kasılmasıyla göğüs boşluğu genişletilir. Bu genişlemeyi plevra aracılığıyla, göğüs kafesine yapışık olan akciğerler pasif olarak tâkip eder. Bu durumda akciğer içindeki basınç, atmosfere göre düşerek hacim artışı kadar hava solunum yollarından akciğerlere akar. Soluk verme ekspirasyon hareketinde göğüs boşluğu küçülür, akciğerlerin hacmi azaldığından, içindeki basınç dış ortamdakinin üstüne çıkarak hava dışarı şartlarda, soluk verme pasif bir harekettir, yâni bir kasın yardımı olmadan meydana gelir. Bu pasif olarak eski hâlini alma, soluk alma sırasında kasılan kaslarda ve çekilmeyle gerdirilen göğüs kafesi ve akciğerlerdeki elastik yapılarda depo edilen potansiyel enerjiyle meydana gelir. Ancak zorlu solunum esnâsında, soluk verme de aktifleşir ve bu aktiflik göğüs kafesini daraltan kasların kasılmasıyla sağlanır. Normal bir soluk vermeden sonra, soluk almaya geçilmediği sırada akciğerlerdeki hava ile atmosfer havasının basınçları birbirine denktir ki, bu sırada akciğerler ve göğüs kafesi kadar en kuvvetli soluk vermeden sonra bile, akciğer içindeki hava tamâmen çıkarılamaz. Bu çıkmayan hava alveolleri devamlı açık tutmaya hizmet ederek, elastik büzüşmeyle alveollerin kapanma eğilimini ortadan kaldırır. Aksi takdirde kapanan alveoller, bir sonraki soluk almada açılmaya karşı direnç göstererek solunumu zorlaştırırlardı. Bu havaya “rezidüel hacim” denir ve 1200 ml karın bir de göğüs tipi solunum ayırt edilir. Karın tipi solunumda, solunumla berâber karın hareketleri tâkip edilir. Soluk alırken karın dışarı doğru çıkar, soluk verirken de içeri çekilir. Göğüs tipi solunumda kaburgaların hareketi daha bârizdir. İstirahat hâlinde insanın ve hemen bütün hayvanların solunumu, karın tipi solunumdur. Herhangi bir şekilde karın hareketleri önlenirse gebelik, elbiseler, korseler veya karında ağrı ve sancı olursa göğüs tipi solunum meydana istirahat hâlinde normal solunum ritmi dakikada 12’dir. Bu ritimde ortalama 2 sâniyelik soluk alma dönemini, 3 sâniyelik soluk verme tâkip etmektedir. İstirahat hâlinde, bir defâlık solunum hacmi 500 ml kadardır. Bir dakikada akciğerlere giren ve çıkan hava hacmiyse 1000 ml’dir. Bu değerler istirahat dışındaki egzersiz, heyecan, yorgunluk, hastalık gibi durumlarda değişirler. Bu değişiklik solunumun çeşitli faktörlerle düzenlenmesiyle meydana gelir. Soluk alma ve verme işleminin ritmi, beyinde bulunan solunum merkezince düzenlenir. Solunan hava değişikliklerinin derecesi de kasların kasılma durumuyla tespit edilir ki, bunu da solunum merkezinden gönderilen uyaranların şiddeti düzenler. Solunum merkezinin düzenlemesiyse, çevreden sinir ve kandan kimyevî faktörlerden alınan kandaki oksijenin ve karbondioksitin kısmî basınçları ve hidrojen iyon miktarı haberlere göre olur. Solunumun sinir yoluyla kontrolü otomatik olup, kişi şuuruyla ancak bir dereceye kadar solunumunu kontrol edebilir. İrâdeyle soluk tutulması bir süre kâbildir ve sonunda otomatik kontrol faaliyete geçer. Bunun sebebi kanda karbondioksit miktarının artması ve beyindeki solunum merkezinin bu artışa çok hassas olmasıdır. İnsan oksijensizliğe en fazla 3-6 dakika dayanır. Canlılar oksijene enerji ihtiyaçlarını karşılamak için gerek 16-18 defa soluk alıp veririz. Bebeklerde bu sayı 30-40’a kadar yükselir. Solunum hızı omurilik sağındaki solunum merkezi yönetirSolunum sisteminin fonksiyonları Havayı akciğerlere ulaştırmak Akciğerlerde hava ile kan arasındaki alışverişi sağlamak oksijen ve karbondioksit değişimi Solunum yüzeyini sıcaklık değişimlerinden ve diğer çevresel faktörlerden korumak Solunum sistemini ve diğer dokuları patojenlerin girişine karşı korumak Sesin oluşumunu sağlamak Homeostazın korunmasına yardımcı olmak Kaslar ile idrar çıkarmada ve defekasyonda yardımcı olmakSolunum Sistemi Organ ve YapılarıSolunum sistemi burun, ağız, farinks yutak, larinks gırtlak, trakea soluk borusu, bronşlar, bronsioller ve alveollerden oluşur. Trakeadan sonra ilk dallanan yapılara bronşlar, broşlardan sonraki daha dar çaplı yapılara da bronsioller akciğerlere giriş yeridir. Burun boşluğu nasal kemiklerle desteklenmiştir. Burun boşluğunun sırt, yani dış yan kısmı damarlı solunum mukozası ile kaplıdır. Bu mukozada mukus salgısı yapan özelleşmiş hücreler yoluyla alınan hava içerisindeki toz ve partiküller öncelikle burun kılları tarafından tutulmaya çalışılır. Böylelikle akciğerlere mümkün olan en temiz hava ulaşmış olur. Ayrıca burundan alınan havayla akciğerlere giren hava boşluğunun üst kısmında doku epiteli yer boşluğunun tabanında sert damak palatum durum FarinksSolunum sistemi ile sindirim sistemini birbirinden ayıran bölümdür. Farinksin üst bölümü nazofarinks yumuşak damakla ağız boşluğu ve burun boşluğunu birbirinden ayırır. Alt bölümü laringofarinks ise trake ve özofagusla bağlantı LarinksSoluk alma sırasında, hava ağız ya da burundan farenkse geçer. Farenks hem yiyecekler hem de hava için ortak bir geçiş yoludur. Farinks 2 tüpe ayrılır, birisi özafagustur ve buradan yiyecekler mideye geçer, diğeri ise larinksdir ve bu da havayolunun bir parçasıdır. Farenks sesin çıkartıldığı yerdir. Ses telleri larinkste bulunur, geçen havanın bu telleri titretmesi ile ses oluşur. Larinks trakea denilen uzun bir tüpe borusu TrakeaTrakea yaklaşık 2-5 cm genişliğinde ve 10 cm kadar uzunlukta olan boru şeklinde bir yapıdır. Trakea sağ ve sol 2 tane ana bronşa ayrılır. Bir bronş sağ akciğere bir bronş da sol akciğere girer. Ana bronşlar akciğere girdikten sonra dallanması devam eder, ve her bir dallanma daha dar, daha kısa, ve daha çok sayıda tüp oluşması ve ağaç gibi bir yapı oluşturması ile sonuçlanır. Bu küçük dallanmalar bronşiyol olarak adlandırılır. Bronşiyoller bronşlara göre daha fazla düz kas boşluğu içerisinde en fazla hacmi kaplayan akciğerler 2 tane olup, süngerimsi yapıda, rengi açık pembe olan organlardır. Akciğerler dıştan göğüs kafesi ve alttan da göğüs ve karın boşluğunu ayıran diyaframla akciğer üç, sol akciğer iki bölümden yapılmıştır. Bu bölümlere lob denir. Sol akciğerin üçüncü lobunun yerini kalp almıştır. Sağ akciğer lobu, sol akciğere göre % 10 daha çok önemli olan ıki görevi vardır. Dışarıdaki havayı alıp soluk alma, hava içindeki oksijenin alveollerin etrafındaki kılcal kan damarlarına geçmesini ve organlardan kirli kanla gelen karbondioksidi alveollere alıp dışarı atılmasını soluk verme örten çift katlı zara membran plevra adı verilir. Bu membranın akciğerin dış yüzeyini saran saran tabakasına visseral plevra, göğüs kafesinin iç yüzündeki tabakasına ise parietal plevra zar, akciğerleri sarma ve koruma fonksiyonunun yanında, içerdiği sıvı sayesinde akciğerlerin rahatça daralıp, gevşemesini iki grup atardamardan kan gelir. Akciğeri besleyen kan, bronkial arterden gelir. Kirli kanın temizlenmek üzere geldiği damar ise pulmoner akciğerlerin içinde bronşcuklarla devam eder. Bronşcukların ucunda üzüm salkımına benzeyen alveol denilen hava keseleri fonksiyonel birimleri olan alveoller, küçük ve içi hava dolu keseciklerdir. Her bir akciğerde 300 milyondan fazla alveol bulunur. Alveoller kılcal kan damarları ile çevrilidir Görünüşü üzüm salkımına değişiminin karbondioksit-oksijen gerçekleştiği yer olan alveoller yaklaşık 25 mikrometre giren havadaki oksijen kılcal kan damarlarına geçer. Kirli kandaki karbondioksit de yine alveollerde tutularak dışarı verilir. Buna hücre dışı solunum fagositik alveolar makrofajlara sahiptirler. Bu makrofajlar savunma hücreleri alveole giren mikroorganizma veya toz partikülleri gibi yabancı maddeleri yok OlayıAlveollerin yalnız epitel dokudan yapılmış incecik duvarları vardır. Alveol duvarlarının dış yüzeyleri atar ve toplardamar kılcallarıyla bir ağ gibi sarılmıştır. Akciğer atardamarı aracılığıyla alveollerin dış yüzeylerine sürekli olarak karbon dioksit yüklü kan gelir. Buna karşın, alveollerin içine de hava borularıyla oksijen yönünden zengin hava girer ve ince duvarları aracılığıyla, içlerinde havayla kan arasında bir gaz alışverişi olur. Sayısı yaklaşık dört yüz milyon civarında olan alveollerin akciğerlerde oluşturdukları gaz alışveriş yüzeyi oldukça büyüktür. Derin bir soluk alma sırasında alveollerin yüzeyi, yani solunum yüzeyi toplamı yüz metrekareye yükselir. Bu yüzey, bir insanın vücut yüzeyinin yaklaşık elli katı ince duvarlarının dış yüzeylerine gelmiş olan kandaki karbondioksit miktarı, alveoller içindeki havaya oranla çok fazladır. Oksijen miktarı ise bunun tam tersidir. Aradaki bu gaz yoğunluğu farkı nedeniyle bir geçişme olayı olur. Kanın plazması ve alyuvarlarla getirilmiş olan karbon dioksit alveol duvarından alveollerin içine geçer. Bu sırada alveollerin içindeki oksijen de kana geçer ve kanın alyuvarlarındaki hemoglobin tarafından kimyasal olarak bağlanır. İçinde demir bulunan hemoglobin, oksihemoglobin haline dönüşür. Alveollerin yüzeyinde oksijence zenginleşen kan, toplardamar kılcalları ağıyla toplanarak akciğer toplardamarı yoluyla kalbin. Sol kulakçığına getirilir. Kalbin pompalaması sonucu, oksijence zengin olan kan, sol karıncığa, sol karıncıktan aort ve kolları aracılığıyla tüm vücut hücrelerine yayılır. Hücrelere yanaşan alyuvarlar, akciğerlerden beri taşıdıkları oksijeni hücrelere verirler ve hücrelerdeki biyolojik yanma kalıntısı olan karbon dioksiti ve diğer artık maddeleri kasıGöğüs boşluğunun alt kısmını kaplayan yassı bir kastır. Aşağı-yukarı kasılıp gevşeyerek göğüs boşluğunun hacmini değiştirir. Bu nedenle akciğerlere hava girişi ve çıkışı kolaylaşır. Ayrıca göğüs kasları kasılıp gevşeyerek kaburgaların açılıp kapanmasını ve akciğerlere havanın girip çıkmasını aşağıya doğru çekilip, göğüs kasları kasıldığında kaburgalarımız yukarı kalkacağından, göğüs boşluğunun hacmi genişler. Akciğerlere hava dolar, soluk alırız. Diyafram yukarı doğru şişkin; kaburgalarımızı hareket ettiren kaslar gevşek iken göğsümüzün hacmi küçülür. Bu durumda dışarıya hava almada ilk olarak kaburgalar arasındaki kaslar, diyafram kası kasılır. Göğüs boşluğu ve genişler akciğerler genişler. Akciğerlerdeki hava basıncı düşer ve oksijen alveollere kadar vermede ise kaburgalar arası kaslar ve diyafram kası gevşer. Göğüs boşluğu ve akciğerler daralır. Son olarak da alveollerdeki karbondioksit dışarı atılır. AnaSayfa – Güneş, Dünya ve Ay Güneş’in Yapısı ve Özellikleri Ay’ın Yapısı ve Özellikleri – Ay’ın Hareketleri ve Evreleri Güneş, Dünya ve Ay Canlıların Dünyası Tanıyalım Kuvvetin Ölçülmesi Kuvvetin Ölçülmesi Kuvveti – Madde ve Değişim Maddenin Hal Değişimi Maddenin Ayırt Edici Özellikleri Isı ve Sıcaklık Isı Maddeleri Etkiler Işığın Yayılması Işığın Işığın Yansıması Işığın Madde ile Tam Gölge İnsan ve Çevre ve Çevre İlişkisi Yıkıcı Doğa Olayları Elektrik Devre Elemanları Elemanlarının Sembollerle Gösterimi ve Devre Şemaları Parlaklığını Etkileyen Faktörler Deneme & Testler ULTRAFEN Denemeleri Kurumsal Denemeler Soru Bankası Pdf Dosyaları MEB Çıkmış Sorular MEB Beceri Temelli Sorular MEB Çalışma Fasikülleri MEB TEGM Çalışma Sayfaları MEB Kazanım Testleri Fen Bilimleri Diğer Testler Örnek Yazılılar Sistemi ve Tutulmalar Güneş Sistemi ve Ay Tutulmaları Sistemler Destek ve Hareket Sistemi Sistemi Dolaşım Sistemi Solunum Sistemi Boşaltım Sistemi Ölçülmesi ve Hareket Bileşke Kuvvet Sabit Süratli Hareket – Madde ve Isı Maddenin Tanecikli Yapısı Madde ve Isı Yakıtlar ve Özellikleri Sesin Sesin Farklı Ortamlarda Farklı Duyulması Sesin Sesin Maddeyle Etkileşmesi Sistemler ve Sağlığı Denetleyici ve Düzenleyici Sistemler Organları – Sistemlerin Sağlığı İletimi İletken ve Yalıtkan Maddeler Elektriksel Direnç ve Bağlı Olduğu Faktörler Deneme & Testler ULTRAFEN Denemeleri Kurumsal Denemeler Soru Bankası Pdf Dosyaları MEB Çıkmış Sorular MEB Beceri Temelli Sorular MEB TEGM Çalışma Sayfaları MEB Çalışma Fasikülleri MEB Kazanım Testleri Fen Bilimleri Diğer Testler Örnek Yazılılar Güneş Sistemi ve Ötesi Araştırmaları Sistemi Ötesi Gök Cisimleri Hücre ve Bölünmeler Mitoz Bölünme Bölünme Kuvvet ve Enerji ve Ağırlık İlişkisi İş ve Enerji İlişkisi Dönüşümleri – Saf Madde ve Karışımlar Tanecikli Yapısı Saf Maddeler Ayrıştırılması Evsel Atıklar ve Geri Dönüşüm Işığın Madde ile Etkileşimi Soğurulması Kırılması ve Mercekler Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme Üreme, Büyüme ve Gelişme ve Hayvanlarda Üreme, Büyüme ve Gelişme Elektrik Devreleri Bağlanma Şekilleri Deneme & Testler ULTRAFEN Denemeleri Kurumsal Denemeler Soru Bankası Pdf Dosyaları MEB Çıkmış Sorular MEB Beceri Temelli Sorular MEB Çalışma Fasikülleri MEB TEGM Çalışma Sayfaları MEB Kazanım Testleri Fen Bilimleri Diğer Testler Örnek Yazılılar – Mevsimler ve İklim Mevsimlerin Oluşumu İklim ve Hava Hareketleri – DNA ve Genetik Kod DNA ve Genetik Kod Kalıtım Mutasyon Modifikasyon Adaptasyon Biyoteknoloji – Basınç Basınç – Madde ve Endüstri Periyodik Sistem Fiziksel ve Kimyasal Değişimler Kimyasal Tepkimeler Asitler ve Bazlar Maddenin Isı ile Etkileşimi Türkiye’de Kimya Endüstrisi – Basit Makineler Makineler – Enerji Dönüşümleri ve Çevre Bilimi Zinciri ve Enerji Akışı Dönüşümleri Döngüleri ve Çevre Sorunları – Kalkınma – Elektrik Yükleri ve Elektrik Enerjisi Yükleri ve Elektrik Yüklü Cisimler Enerjisinin Dönüşümü Deneme & Testler ULTRAFEN Denemeleri Kurumsal Denemeler Soru Bankası Pdf Dosyaları MEB Çıkmış Sorular MEB Örnek Soruları MEB Çalışma Fasikülleri MEB TEGM Çalışma Sayfaları MEB Kazanım Testleri Fen Bilimleri ULTRAMAT Denemeleri Türkçe – Hibrit Denemeleri Diğer Testler Örnek Yazılılar Üye Menüsü Üye Girişi Kayıt Ol İletişim Formu Online Özel Ders Son Eklenen içerik FENkampus Akıllı Defter & Konu Özeti Sunum dosyaları Çalışma Fasikülleri Örnek Sorular & Beceri Temelli Sorular Geçmiş Yıllarda Merkezi Sınavlarda Çıkmış Sorular Soru Bankaları Kurumsal Denemeler Pdf dosyası Sunum dosyaları LGS Özel Hedef 20de20 Dünya’nın Dönme – Dolanma Hareketi Başlangıç/ Sistemi ve Tutulmalar/Güneş Sistemi Hakkında 10 İlginç Bilgi Güneş Sistemi Hakkında 10 İlginç Bilgi Mehmet Ali ŞENAY 23 Temmuz 2021 Sistemi ve Tutulmalar Yorumlar 202 Görüntüleme Bir cevap yazın 2020-2022, © Created by Mehmet Ali ŞENAY

solunum sistemi ile ilgili ilginç bilgiler