🌓 Şuara Suresi 78 Ayet Okuyanlar
Kuran ayetlerine baktığımızda aynı zamirin, Kuran'a işaret ettiği durumlarda, (Tarık Suresi, 13, Tekvir Suresi, 19, Neml Suresi, 77 ve Şuara Suresi, 192-196'da olduğu gibi) ayetin öncesinde ya da sonrasında mutlaka Kuran'dan bahsedildiğini görürüz.
ŞuaraSuresi, 80. ayet: "Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;" Şuara Suresi, 87. ayet: "Ve beni (insanların) diriltilecekleri gün küçük düşürme," Şuara Suresi, 104. ayet: Ve şüphesiz senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir. Şuara Suresi, 114. ayet: "Ve ben mü'min olanları kovacak değilim."
Doğrusuonlar benim düşmanımdır. Dostum, ancak âlemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Âhiret gününde, yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur.
26Şuara Suresi 78. Ayeti Kerime Mealleri: A. GÖLPINARLI : Âlemlerin Rabbi, öyle bir mâbuttur ki beni yaratmıştır ve odur doğru yolu gösteren bana. ADEM UĞUR : Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O´dur. ALİ FIKRİ YAVUZ : O’dur ki, beni yaratıb da doğru yolu bana gösteriyor. BEKİR SADAK :
Herkarye ayrı halde karşı karşıya gelecektir. Vaktimiz uzadığı için ayet üzerinde her mümin düşünsün. 2. Mazi sıygasını kullanır. Gelecek için ne demiş olur? - Geçmişte helak etmedik, bundan sonra da helak etmeyeceğiz demektir. Ayet أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ ifadesinden sonra
Şuarasuresİ 78. ayetten alacaĞimiz dersler. kehf suresİ 65..82. ayetler ve toplumda hizir dİye geÇen konu. nİsa suresİ 43. ayetİn, hÜkmÜ kalkmiŞtir dİyenlere. bakara suresİ 67..71. ayetlerden alacaĞimiz dersler. İsra suresİ 80. ayet. furkan suresİ 30. ayetten alacaĞimiz dersler. yunus suresİ 106. ayet ve allah in uyarisi.
hacsuresİ 78. gerÇek mÜslÜmanlardan olmak İstİyorsak, uyarilara.. alak suresİ -5. ayetlerİ nasil anlamaliyiz? araf 157. onlara İyİ ve temİz Şeylerİ helal, kÖtÜ ve pİs Şeylerİ haram; alİ İmran suresİ 80. ayet. bu ayete lÜtfen dİkkat! İsra suresİ 71. ayet. her İnsan topluluĞunu, Önderlerİyle bİrlİkte.
X77W. Yüce Allah Azimuşşa’nın gönderdiği kitabımız Kuranı Kerim de olan Şuara Süresinin fazileti ve sırları nelerdir. Rabbimizin bütün insanlığa hitabeden bir kelâmı olan Kur’an, Arapça olarak indirilmiştir. Kur’an okumanın faziletiyle ilgili bütün rivayetler Kur’an’ın her suresi ve ayeti için geçerlidir. Kur’ân-ı Kerîm okumak ve okutmak çok sevâbdır. Hatta bunun sevâbı dedelerine, çocuklarına ve torunlarına tesîr eder. Kur’an’dan bir harf okuyana bir hasene verilir. Bir hasenede on misli sevap vardır. Şuara Suresinin Faziletleri, Bir sureyi veye ayetleri okuyan kişilere manevi armağanlar verilir. Bu manevi armağanlara surelerin ve ayetlerin faziletleri denir. Birçok surenin ve ayetlerin faziletleri, hadisi şerifler ile ifade edilmiştir. Her surenin bir çok özelliği vardır. Her bir ayet ve sure Allah kelâmı olmakla beraber herbirinin ayrı ayrı özellikleri vardır. Kur’ân-ı kerîmin yirmi altıncı sûresi. Şuarâ sûresi Mekke’de nâzil oldu indi. İki yüz yirmi yedi âyet-i kerîmedir. İçinde şâirlerden bahsedildiği için, Sûret-üş-Şuarâ denilmiştir. Sûrede; hazret-i Mûsâ ile Fir’avn arasında geçen olaylar, İbrâhim, Nûh, Hûd, Sâlih, Lût ve Şuayb peygamberl erin kavimlerindeki inkârcılara karşı verdikleri mücâdelelerden bahsedilmektedir. İbn-i Abbâs, Râzî, Senâullah Dehlevî ŞUARA SÛRESFNİN FAZİLETİ VE YARARLARI Kim Şuarâ sûresini okursa, Nûh’u tasdîk edenlerin, Hûd, Sâlih, Şuayb ve İbrâhim’i yalanlayanların ve Îsâ’yı yalanlayanların ve Muhammed’i aleyhisselâm tasdîk edenlerin adedinin on katı sevâb verilir. Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki “Her kim şu’ara Suresini okursa, Hazreti Nuh Aleyhisselam, Hazreti Hud Aleyhisselam, Hazreti Salih Aleyhisselam, Hazreti Şuayb Aleyhisselam, Hazreti İbrahim Aleyhisselam ve Hazreti Muhammed Sallallahuı Aleyhi ve Selleme iman edenlerin ve yalanlayanların sayısınca sevap verilir.”Kadı Beyzavi, Beyzavi TefsirEnvarut-Tenzil ve Esrarut Te’vil, 2/179 Rivayet Edildiki * Her türlü zarardan korunmak için okunur. * Kabakulak olan bölgenin etrafı çizilip Şuara suresinin 130. ayeti çizili olan kısmın içine * yazılırsa, Allah’u Teala’nın izniyle şifa bulacağı ümit edilir. * Her türlü kötülüğün rahatça işlendiği günümüzde kendimizi ve ailemizi küfür, şirk ve cinsel sapkınlıktan korumak için Şu’ara suresinin 169. ayeti çokça okunmalıdır. ŞUARA SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR? “Kabul edilen şeyin ardından, Allah hakkında tartışmaya girenlerin delilleri Rableri katında boştur.” ayetinin 16. ayet nüzul sebebiyle ilgili olarak İbni Münzir, İkrime’den şöyle rivayet etmiştir “Allah m yardımı ve zaferi gelince…” Nasr, 110/1 ayeti nazil olunca, Mekke müşrikleri, aralarında bulunan müminlere “İnsanlar grup grup Allah’ın dinine madem girdiler, o halde aramızdan çıkın, ne diye hala aramızda duruyorsunuz!” dediler. Bunun üzerine “kabul edilen şeyin ardından, Allah hakkında tartışmaya girenlerin…” ayeti nazil oldu. Ayet hakkında Abdürrezzak’ın Katade’den rivayeti ise şöyledir Allah hakkında münakaşa edenler, Yahudi ve Hristiyanlardır. Onlar şöyle demişlerdir Bizim kitabımız sizin kitabınızdan öncedir. Peygamberimiz de sizin Peygamberinizden öncedir. O halde biz sizden daha hayırlıyız. “İşte Allah’ın iman eden ve iyi işler yapan kullarına…” ayetinin 23. ayet nüzul sebebi ile ilgili olarak Katade şöyle rivayet etmiştir Müşrikler “Peygamber belki de yaptığı işlerden dolayı karşılık beklemektedir.” diyorlardı. Bunun üzerine onları, onu ve yakınlarını sevmeye teşvik için “Ben buna karşılık sizden, akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum” ayeti nazil olmuştur. Sa’lebi “Sure Mekki olduğu için, ayete en uygun nüzul sebebi budur.” demiştir. “Allah kullarına rızkı bol bol verseydi…” ayetinin 27. ayet nüzul sebebiyle ilgili olarak Hakim’in Hz. Ali rivayet edip, sahih kabul ettiği bu hadiste Hz. Ali şöyle demiştir “Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı…” bu ayet, Ashab-ı Suffe hakkında nazil olmuştur. Zira onlar “Bizim de olsa” deyip dünyayı ve zenginliği temenni etmişlerdi. Habbab b. Eret “Bu ayet, biz Ashab-ı Suffe hakkında nazil olmuştur, çünkü biz, Yahudilerden Kurayza, Nadir ve Kaynuka oğullarının mallarına baktık, imrendik, bizim de onlar gibi mallarımız olsun diye temenni ettik.” demiştir. “Size verilen şey …” ayetinin 36. ayet nüzul sebebiyle ilgili olarak Hz. Ali’den şöyle bir rivayet gelmiştir “Ebu Bekir tüm malını tasadduk etti, bunun üzerine bir topluluk onu kınadı ve bu ayet nazil oldu.” Hadiste onun seksen bin dinar infak ettiğine dair bilgi gelmiştir. “Onlar büyük günahlardan ve …” ayetinin 37. ayet nüzul sebebi ile ilgili olarak denilmiştir ki; bu ayet bir görüşe göre Hz. Ömer hakkında nazil olmuştur. Mekke’de kendisine sövülmüş, o kendisine şovenleri atfetmiştir. Bir görüşe göre de Ebu Bekir hakkında nazil olmuştur. Malını Allah yolunda harcadığı zaman insanlar kendisini kınamış ve sövmüşler, ama o bütün bunları bilimle yumuşaklıkla karşılamıştır. “Rablerinin davetine icabet edenler…” ayeti 38. ayet, Ensar Medineli müslümanlar hakkında inmiştir Allah Rasulü onları imana davet etmiş, onlar bunu kabul edip, namazlarını da kılmışlardır. Müfessirlerden Kelbi ve Ferra’nın zirkettiğine göre 41 ve 43. ayetler de Ebu Bekir Sıddık hakkında nazil olmuştur. Ensar’dan biri ona kötü sözler sarfetmiş, Ebu Bekir de ona karşılık vermiş, sonra da susmuştur. “Allah bir insanla ancak …” ayetinin 51. ayet nüzul sebebiyle ilgili olarak şöyle bir rivayet bulunmaktadır. Yahudiler, Peygamberimiz’e “Eğer sen peygambersen Musa’nın konuştuğu gibi, sen de Allah ile konuşup, O’na baksana!” dediler. Bunun üzerine bu ayet indi ve Peygamberimiz “Musa Allah’a bakmamıştır.” buyurdu.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla… 1. Yüce Rabbinin adını an, 2. Yaratıp düzene koyan, 3. Takdir edip yol gösteren, 4. Topraktan yeşil otu çıkaran, 5. Sonra da onu kapkara bir sel artığına çeviren yüce Rabbinin adını an, tesbih ve takdis et. 6. Sana Kur an’ı okutacağız; sen hiç unutmayacaksın. 7. Artık Allah’ın dilediği hariç, Şüphesiz Allah, açığı ve gizleneni bilir. 8. Seni en kolaya muvaffak kılacağız. 9. O halde eğer öğüt fayda verirse öğüt ver. 10. Allah’tan korkan öğütten yararlanacak. 11. Kötü kimse ise öğütten kaçınacaktır. 12. O ki,en büyük ateşe girecektir. 13. Sonra o, ateşte ne ölür ne de yaşar. 14. Doğrusu feraha ermiştir temizlenen, 15. Rabbinin adını anıp O’na kulluk eden. 16. Fakat siz ey insanlar! dünya hayatını tercih ediyorsunuz. 17. Oysa ahiret daha hayırlı daha devamlıdır. 18. Şüphesiz bu anlatılanlar, önceki kitaplarda, vardır. 19. İbrahim ve Musa’nın kitaplarında. BU SUREYLE İLGİLİ ÖNEMLİ BİLGİLER Adı Allah’ın “Yüce” anlamındaki adıyla başladığı için “el-A’lâ” denilmiştir. Nüzul zamanı Muhtevasından da anlaşılacağı gibi, Mekke’nin ilk dönemlerinde nazil olan surelerden birisidir. 6. ayette geçen “Sana okutturacağız ve sen onu asla unutmayacaksın” ifadeleri, göstermektedir ki; bu sure Raslulullah’ın vahyi zihnine tam olarak yerleştiremediği ve hâlâ vahy geldiği zaman bazı kelimeleri unutmamak için tekrarladığı dönemlerde nazil olmuştur. Zikredilen ayet ile birlikte Taha; 114. ve Kıyame; 16-19. ayetlerini okuduğumuz takdirde ve bu üç ayeti tertip ve mahal itibariyle incelediğimizde, mesele iyice vuzuha kavuşur. Allah Teâlâ Rasulullah’a “Kesinlikle müsterih ol, Biz sana okutacağız ve sen onu asla unutmayacaksın” buyurmuş ve bir süre sonra ikinci kez Kıyamet suresinde, Rasulullah nazil olan ayetleri acele acele okuduğu için, “Unutmamak için acele etmene gerek yok, Biz onu okurken iyice dinle, sana okutmak ve ezberletmek bize aittir” denilmiştir. Son kez Taha suresi nazil olmuş ve surenin 113 ayeti birden inerken, Rasulullah ezberliyemiyeceğinden korkarak belki bir ayeti unuturum endişesiyle acele ederek ezberlemeye çalışmıştır. Bunun üzerine Allah Teâlâ, “Sana vahyedilmesi henüz tamamlanmadan, Kur’an’ı acele okumaya kalkma” diye emretmiş ve daha sonra Rasulullah, asla bu gibi tereddütlere düşmemiştir. Bu üç ayetten başka bu konu hakkında herhangi bir işaret yoktur. Konu Bu kısa surede üç ayrı konu işlenmiştir. 1 Tevhid. 2 Rasulullah’ın eğitimi. 3 Ahiret. Birinci ayette tevhidî talimat, bir cümle ile şöyle ifade edilmiştir “Allah’ın yüce ismini tesbih ediniz”, yani Allah’a zaafiyet, hata atfeden ve mahlukat için müşrikçe anlamlara gelebilen isimler kullanmayın. Çünkü dünyadaki tüm ifsad edici düzenlerin temelinde, Allah’ın zâtı hakkındaki yanlış akideler yatmaktadır. Bu düzenler Allah’ın zâtını yanlış düşüncelerle şekillendirerek tasarruf etmişlerdir. Dolayısıyla en emin yol, Allah’ın en güzel isimlerle çağırılmasıdır, ki o zaten en güzel isimlerle çağırılmaya layık olandır. Daha sonraki üç ayette şunlar anlatılmaktadır “Rabbin sana tesbih etmeyi emretmektedir. O Allah ki kainatta bulunan herşeyi yaratan, belli bir ölçü veren ve kaderini tayin edendir. O neyi hangi maksat için yaratmış ise, o maksadın hasıl olması için ona yolunu da öğretmiştir. Yeryüzünden bitkilerin çıktığını, büyüdüğünü ve çürüyerek yok olduğunu bizzat gözlerinizle görmektesiniz. Hiç kimse ilk bahar getirmeye muktedir olmadığı gibi, sonbaharın gelmesini engellemeye de güç yetiremez.” Bundan sonraki iki ayette, “Kur’an’ı nasıl ezberleyeceğim diye endişe etme! Senin hafızana Kur’an’ı yerleştirmek Bize düşer. Kur’an’ı ezberlemen ve zihnine yerleştirmen bizzat senin becerin ve marifetin olmayıp, bilakis bu benim sana verdiğim bir nimettir. Şayet dilersem, bu Kur’an’ı hafızandan silerim” diye Rasulullah’a tenbih ve tavsiyede bulunulmuştur. Daha sonra Rasulullah’a şöyle buyurulmuştur “Herkesi doğru yola iletmekle görevlendirilmiş değilsin. Senin vazifen sadece hakkı tebliğ etmektir. Sen sadece kulak verenlere en güzel yolla ve iyilikle anlat. Şayet sırt çevirirlerse, peşlerine düşmene gerek yok. Gittiği sapık yolun sonuçlarından kimler korkmaya başlarsa, ancak bu kimseler hakka kulak verirler. Hangi bedbaht davetini dinlemekten kaçınır ve sırt çevirirse, o yaptıklarının kötü sonuçlarını görecektir. Surenin sonunda kısaca şöyle buyuruluyor; Kurtuluş, ancak akidesinde, ahlâkında ve amellerinde salih olanlar, kendilerini yaratan Rablerini tesbih edenler ve namazı kılanlar içindir. Halbuki kâfirlerin tüm düşünce ve davranışları, dünyadaki rahatlığın, lezzet ve zevklerin peşinde koşmaktan başka birşey değildir. Asıl olan ahirettir ve insan onun için endişe etmelidir. Çünkü bu dünya fani ve geçicidir, ahiret ise daim ve bakidir. Ayrıca ahiretteki nimetler, dünyadaki nimetlerden kat kat üstündür. Bu gerçek sadece Kur’an’da değil, daha önce gelen sahifelerde de bildirilmiştir. Yani İbrahim’in ve Musa’nın sahifelerinde… Tefhimü’l-Kur’an, Mevdudi
Namazlardan Sonra Okunacak Ayetler Ve Sureler Namazlardan Sonra Okunacak Ayetler Ve Sureler Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi Ve Sellem selam verince -bir rivayete göre- namazı bitirince Üç kere “estağfirullah“ der ve şöyle söylerdi “Allahumme entesselamu ve minkesselam, tebarekte ve tealeyte ya zel celali vel ikram.” Her namazdan sonra özellikle de Sabah Namazından sonra okunacak en hikmetli Salavatı Şerife SALAVATI KUBRA’ DIR .. Salavatı Kübra, okunmasında çeşitli faydaları olan ve kişilere huzuru aralayan bir duadır. Her kim bu duayı bırakmadan düzenli olarak okursa Allah ona çeşitli ikramlarda bulunacaktır. Pek çok salavat çeşidi var, ancak aralarında bulunan en büyük salavat, salavat-ı Kübra’dır. Allahümme inni ükaddimü ileyke beyne yedey külli nefesin velem hatin ve lah zatin ve tarfetin yatrifü biha ehlüssemavati ve ehlül arzi ve külli şey’in hüve fi ı’lmike kainün ev ileyke beyne yedey zalike küllih ve hemen arkasından Ayetel Kürsi Bakara Sûresi, 255. Ayet Ardından 3 İhlas 1 Felak ve 1 Nâs sureleri ve Fatiha suresini Okumak Sünnet-i Seniye dendir. Tesbih 33 SubhanALLAH, 33 Elhamdülillah , 33 Allah’ü Ekber Burada 99 u tamamladıktan sonra 100. olarak alttaki okunur. “Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu’l mülkü ve lehu’l hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr.” Tahiyyatdan , Salli bari Sonra Şu Duayı Okuyanlar Affolur. Allâhümme innî es’elüke ya Allahül-ehadüs samedül-lezi lem yelid velem yûled ve lem yeküllehü küfüven zünûbi inneke entel-Ğafûru’r-Rahim. Seyyidül istiğfar BÜYÜK TÖVBE ÇOK ÖNEMLİ HADİSİ ŞERİFLERLE SABİT HERGÜN HER NAMAZDAN SONRA OKUYALIM İNŞAALLAH … “Allahümme ente Rabbî lâ ilahe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vâ’dike mes’tetâtü eûzü bike min şerri mâ sanâtü ebû’ü leke bi-nîmetike aleyye ve ebû’ü bizenbî fağfirlî feinnehû lâ yağfıruz-zünûbe illâ ente” Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Sen’den başka ibâdete lâyık ilâh yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Sen’in kulunum. Ezelde Sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana lutfettiğin nîmetleri yüce huzûrunda minnetle anar, günâhımı îtirâf ederim. Beni affet, şüphe yok ki günahları Sen’den başka affedecek yoktur.»” Rasûl-i Ekrem Efendimiz sözlerine devamla şöyle buyurur “Her kim, bu Seyyidü’l-İstiğfârı sevâbına ve fazîletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevâbına ve fazîletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur.” Buhârî, Deavât, 2, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101 Bu duânın hulâsa-i meali Ya Rabb, ben cürm ü kusurlarımı i’tirâf eylerim, tevbe ve istiğfar ederim, ni’metlerinin şükründen âcizim, beni afv ü mağfiret eyle, demektir. Ayrıca Namazlardan Sonra Eftal olan alttaki Fatiha Suresi ve ayetler SURESİ OKUNACAK OKUNACAK İMRAN’daki OKUNACAK “Şehidallahü ennehu la ilahe illa hüve vel melaiketü ve ulül’ilmi kaimem bilkıst, la ilahe illa hüvel azizül’hakıym.” 5 VAKİT NAMAZDAN SONRA OKUNACAK Faziletli Kısa Bir Zikir Subhanallahi velhamdülillahi vela ilaheillallahu vallahuekber vela havle vela kuvvete illa billah adedema alimallahu teala ve zinete ma alimallahu teala ve mil ema alimallahu teala Allâh-u Te’âlâ’nın bildikleri adedince, Allâh-u Te’âlâ’nın bildikleri tartısınca ve Allâh-u Te’âlâ’nın bildiği şeyler dolusunca Allâh-u Te’âlâ münezzehtir, bütün hamdler Allâh-u Te’âlâ’ya mahsustur, Allâh-u Te’âlâ’dan başka ilah yoktur. Allâh-u Te’âlâ’nın yardımı olmadan hiçbir güç ve kuvvet yoktur. Evliyaların Dilek Duası Lahavle Vela kuvvete illa billahil aliyyil azim Allahümme inni eseluke ya kadimu Ya daimu Ya vitru Ya ehadu Ya samedu Ya hayyum Ya kayyum Ya zelcelali Vel ikram Fein tevellev fekul Hasbiyallahü lailaheillahu Ve Aleyhi tevekkeltü Ve hüve rabbil arşil azim Ayrıca bir de bu dua Rızık bereket için salavat SABAH NAMAZININ SÜNNETİNDEN SONRA okunabilir Ya Allah Ya Hayy Ya Kayyum Ya Vahid Ya Ehad Ya Vacid Ya Cevad Ya Kerim İnfehna minke bi nefhati hayrin inneke ala kulli şey’in kadir … “Kim sabah kalkarken üç defa, Sabah Namazından sonra ve Geceye Girerken yani her akşam namazından sonra ” Eûzü billâhi’s-Semî’ıl-Alîmi mine’ş-Şeytânirracîm 3 kere söylenecek sonra alttaki Haşr suresinden ayet-i kerime’ye geçilecek Haşir Sûresi’nin sonundan üç âyet okursa, Allah o kimseye akşama kadar duâ ve istiğfar etmek üzere yetmiş bin melek vazifelendirir. O günde ölürse şehid olarak ölür. HÜVALLAHÜLLEZİ LA İLAHE İLLA HÜ, ALİMÜLĞAYBİ VEŞŞEHADEH, HÜVERRAHMANÜRRAHİM. HÜVALLAHÜLLEZİ LA İLAHE İLLA HÜ, ELMELİKÜL KUDDÜSÜSSELAMÜL MÜMİNÜL MÜHEYMİNÜL AZİZÜL CEBBARÜL MÜTEKEBBİR, SÜBHANALLAHİ AMMA YÜŞRİKÜN. HÜVALLAHÜL HALİKÜL BARİÜL MUSAVVİRU LEHÜL ESMAÜLHÜSNA, YÜSEBBİHÜ LEHÜ MA FİSSEMAVATİ VEL ARD. VE HÜVEL AZİZÜL-HAKİM. Sadakallahü’l-Âzim AMENERRASULÜ SURESİNİ OKUMANIN FAYDALARI Yatsı Namazından Sonra Okunmalıdır ; Amennerresulü okunan eve 3 gün şeytan girmez . Okuyan ALLAH’ın sevgisini himayesine girer. Okuyana ferahlık verir. Bütün arzuları ayağına gelir. Yatsıdan sonra okuyan geceyi ibadetle geçirmiş gibi sevaba nail ibni Mesud Radıyallahü Anh dedi ki; “Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem’e Miraç’ta üç hususi şey verilmişti. Birincisi, beş vakit namaz, ikincisi, Amenerrasulü, üçüncüsü, ümmetinden Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölenlerin günahlarına şefaat etme.” Amenerrasulü bima ünzile ileyhi mirrabbihi vel mü’minun, küllün amene billahi vemelaiketihi ve kütübihi ve rusülih, la nüferriku beyne ehadin min rusülih, ve kalu semi’na ve ata’na gufraneke rabbena ve ileykelmesir. La yükellifullahü nefsenilla vüs’aha, leha ma kesebet ve aleyha mektesebet, rabbena latüahızna innesiyna ev ahta’na, rabbena vela tahmil aleyna ısran kema hameltehü alelleziyne min gablina, rabbena vela tühammilna, mala takatelena bih, va’fü anna, vağfirlena, verhamna, ente mevlana fensurna alel gavmil kafiriyn. O peygamber de kendisine Rabbinden indirilene iman etti, Mü’minler de onlardan her biri Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı.”Onun Allah’ın peygamberlerinden hiç birini diğerlerinin arkasından ayırmayız hepsine inanırız, dinledik, kabul ettik emrine itaat ettik, Ey Rabbimiz, mağfiretini isteriz. Son varışımız ancak sanadır” dediler. Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemez. Herkesin kazandığı hayır faidesine, yaptığı şer kendi zararınadır. “Ey Rabbimiz, unuttuk, yahut yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme. Ey Rabbimiz, bizden evvelki ümmetlere yüklediğin gibi üstümüze ağır bir yük yükleme, Ey Rabbimiz takat getiremeyeceğimizi bize taşıtma. Bizden sadır olan günahları sil, bağışla, bizi esirge. Sen mevlamızsın bizim. Artık kafirler ruhuna karşı bize yardım et Namazdan Sonra Alttaki İsmi Azam Duasını Edelim inşaAllah Bismillahirrahmanirrahim 1. Sebbeha lillahi ma fiyssemavati velardı ve huvel’aziyzulhakiymu. 2. Lehu mulkussemavati vel’ardı yuhyiy ve yumiytu ve huve ala kulli şey’in kadiyrun. 3. Huvel’evvelu vel’ahıru vezzahiru velbatınu ve huve bikulli şey’in aliymun. 4. Huvelleziy halekassemavati vel’arda fiy sitteti eyyamin summesteva alel’arşi ya’lemu ma yelicu fiylardı ve ma yahrucu minha ve ma yenzilu minessemai ve ma ya’rucu fiyha ve huve me’akum eyne ma kuntum vallahu bima ta’melune besıyrun. 5. Lehu mulkussemavati vel’ardı ve ilellahi turce’ul’umuru. 6. Yuliculleyle fiynnehari ve yulicunnehare fiylleyli ve huve aleymun bizatissuduri. Haşr suresi Bismillahirrahmanirrahim 21. Lev enzelna hazelkur’ane ala cebelin lereeytehu haşi’an mutesaddi an min haşyetillahi ve tilkel’emsalu nadribuha linnasi le’allehum yetefekkerune. 22. Huvallahulleziy la ilahe illa huve alimulğaybi veşşehadeti huverrahmanurrahıymu. 23. Huvallahulleziy la ilahe illa huve elmelikulkuddususselamul mu’minul muheyminul aziyzul cebbarul mutekebbiru subhanallahi amma yuşrikune. 24. Huvallahul halikul – bariy-ulmusavviru lehum’esma ulhusna yusebbihu lehu ma fiyssemavati vel’ardı. Ve huvel’aziyzulhakiymu. ” Eşhedü en lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, ilâhen vâhiden, ehaden sameden lem yettahiz sâhibeten ve lâ veleden velem yekun lehu kufuven ehad ” Sabah’ın Sünneti ile Farzı Arasında Okunacak – Sabah namazında sünnet ile farz arası 100 defa aşağıdaki güzel zikir Subhanallahi ve bi hamdihi subhanallahil aziym. Estağfirullah ve etübu ileyh Her kim Sabah namazında sünnet ile farz arası 100 kere okusa, sen kaçsan dünya peşine koşar Hadis-i Şerif Aşağıdaki Zikiri Bol bol Yapınız İnşaAllah sayısız sevabı ve faydası vardır “SubhanAllahi ve bihamdihi, adede halgıhi, ve rida nefsihi, ve zinetah arşihi, ve midade kelimatihi ” “Allah’ı tesbih Ederim Hamd Ederim, yarattıklarının sayısınca, Yüce Zatını razı edecek derecede, Arşın tartısınca, kelimelerinin mürekkebince” Sabah – Akşam 7 defa Tevbe suresinin sonunda olan bu Alttaki Ayeti yedi defa okuyanın her istediğinin Olması rivayet edilir ” Hasbiyallahü lâ ilâhe illâ hu, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül-arsil-azîm “ okuyanin dünya ve ahiret isine Allah kâfi gelir Sabah Namazlarından sonra Çok Büyük Bir Korunma Duası Bismillâhillezî lâ yedurru measmihî şey’un fî-l eardi ve lâ fis-semâi ve hüves-semîul alîm. NAMAZ SONRASI GÜZEL BİR DUA 26/ŞUARÂ-78 Beni yaratan da hidayete erdiren de O’dur. 26/ŞUARÂ-79 Ve beni yediren ve içiren, O’dur. 26/ŞUARÂ-80 Ve hastalandığım zaman bana şifa veren, O’dur. 26/ŞUARÂ-81 Ve beni öldürecek, sonra da beni diriltecek olan, O’dur. 26/ŞUARÂ-82 Ve dîn günü, benim hatalarımı mağfiret etmesini umduğum da O’dur. 26/ŞUARÂ-83 Rabbim bana hikmet bağışla ve beni salihlere dahil et. 26/ŞUARÂ-84 Ve beni, sonrakilerin lisanlarında sadık kıl sonraki nesiller arasında benim anılmamı sağla. 26/ŞUARÂ-85 Ve beni, ni’metlendirilmiş cennetlerinin varislerinden kıl. 26/ŞUARÂ-86 Ve babamı mağfiret et, muhakkak ki o dalâlette kalanlardan oldu. 26/ŞUARÂ-87 Ve beas günü yeniden dirilme günü, kıyâmet günü beni mahzun etme. 26/ŞUARÂ-88 Çocukların ve malın fayda vermediği gün beni utandırma. Elem Neşrah Suresi İnşirah Suresi Her Namazdan sonra 10 Kez Okunursa Rahatlık Verir. Bismillahirrahmânirrahîm. 1- Elem neşrah leke sadrek 2- Ve vada’na anke vizreke 3- Elleziy enkada zahreke 4- Ve refa’na leke zikreke 5- Feinne me’al’usri yüsren 6- İnne me’al’usri yüsren 7- Feiza ferağte fensab 8- Ve ila rabbike ferğab Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle. Senin için bağrını açmadık mı? 2-İndirmedik mi senden o yükünü? 3-O sırtında gıcırdamakta olan ve bu şekilde sana eziyet veren yükünü? 4-Senin şanını yüceltmedik mi? 5-Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var. 6-Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var! 7-O halde boş kaldığında yine kalk yorul! 8-Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O’na doğrul ! Salavatı Fatih Duası, “Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedinil fatihı lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı vel hadi ila sıratıkel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala alihi ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil aziym” Allahım! Kapalılıkları açan, geçmişe son veren, hakka hakikatla destek olan, mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz Muhammed’e O’nun aline ve ashabına O’nun yüce kadr ü kıymetince salat eyle selam eyle ve O’nu mübarek kıl.
وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ Ve iza merıdtü fe hüve yeşfın Kelime Okunuşu Anlamı Kökü مَرِضْتُ meriDtu hastalandığım يَشْفِينِ yeşfīni bana şifa veren Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Ve hastalandığım zaman o şifâ verir bana. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan Ve hasta olduğum zaman, beni iyileştiren Adem Uğur Adem Uğur Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur. Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi "Hastalandığımda, O’dur bana şifa veren." Ahmet Varol Ahmet Varol Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur. Ali Bulaç Ali Bulaç "Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur;" Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz Hastalandığım zaman da, O bana şifa veriyor. Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı “Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum, ancak âlemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O`dur. Beni yediren de, içiren de O`dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O`dur. Âhiret gününde, yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O`dur. Rabbim! Bana ilim ve egemenlik ver ve beni iyiler arasına kat!” Bekir Sadak Bekir Sadak 75-83 Ibrahim Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O’dur. Beni yediren de, iciren de O’dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O’dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat. Celal Yıldırım Celal Yıldırım Hastalandığım zaman O bana şifâ verir. Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu “Hastalandığım zaman bana şifa veren O`dur.” Diyanet İşleri Diyanet İşleri "Hastalandığımda da O bana şifa verir." Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur. Edip Yüksel Edip Yüksel "Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur." Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Hastalandığım zaman bana O, şifâ verir.» Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Hastalığımda beni iyileştiren O’dur. Gültekin Onan Gültekin Onan "Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur;" Harun Yıldırım Harun Yıldırım "Hastalandığımda bana şifa veren O’dur." Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Hastalandığım zaman bana şifâ veren Odur». Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat `Hem hastalandığım zaman da bana O şifâ verir!` İbn-i Kesir İbn-i Kesir Hastalandığımda O, şifa verir bana. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz "Hastalandığımda bana şifa veren. " İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Ve hastalandığım zaman bana şifa veren, O’dur. Kadri Çelik Kadri Çelik "Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur." Muhammed Esed Muhammed Esed ve hasta olduğum zaman beni iyileştiren, Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu ve hasta düştüğümde şifa veren de yine O`dur. Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Ve hasta olduğum zaman bana ancak o şifa verir.» Ömer Öngüt Ömer Öngüt "Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur. " Sadık Türkmen Sadık Türkmen Hastalandığım zaman bana sıkıntılarıma O şifa verir. Seyyid Kutub Seyyid Kutub Hastalığımda beni iyileştiren O’dur. Suat Yıldırım Suat Yıldırım Hastalandığımda O’dur bana şifa veren. Süleyman Ateş Süleyman Ateş "Hastalandığım zaman bana şifâ veren O’dur." Şaban Piriş Şaban Piriş Bana şifa veren... Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur;» Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk "Hastalandığımda O’dur bana şifa ulaştıran." Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce "And when I am ill, it is He Who cures me;
26/ŞU'ARÂ-1 Tâ, sin, Tâ Sîn Mîm. 26/ŞU'ARÂ-2 Tilke âyâtul kitâbil mubînmubîni.2. Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir. 26/ŞU'ARÂ-3 Lealleke bâhıun nefseke ellâ yekûnû mu’minînmu’minîne.3. Ey Muhammed! Mü’min olmuyorlar diye âdeta kendini helâk edeceksin! 26/ŞU'ARÂ-4 İn neşe’ nunezzil aleyhim mines semâi âyeten fe zallet a’nâkuhum lehâ hâdıînhâdıîne. 4. Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar. 26/ŞU'ARÂ-5 Ve mâ ye’tîhim min zikrin miner rahmâni muhdesin illâ kânû anhu mu’ridînmu’ridîne.5. Rahmân’dan kendilerine gelen her yeni öğütten mutlaka yüz çevirirler. 26/ŞU'ARÂ-6 Fe kad kezzebû fe seye’tîhim enbâu mâ kânû bihî yestehziûnyestehziûne.6. Onlar Allah’ın âyetlerini yalanladılar, fakat alay edegeldikleri şeylerin haberleri başlarına gelecek. 26/ŞU'ARÂ-7 E ve lem yerev ilel ardı kem enbetnâ fîhâ min kulli zevcin kerîmkerîmin.7. Yeryüzüne bakmazlar mı, orada her türden nice güzel ve yararlı bitkiler bitirdik. 26/ŞU'ARÂ-8 İnne fî zâlike le âyehâyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minînmu’minîne.8. Şüphesiz bunlarda Allah’ın varlığına bir delil vardır, ama onların çoğu inanmamaktadırlar. 26/ŞU'ARÂ-9 Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîmrahîme.9. Şüphesiz senin Rabbin, elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir. 26/ŞU'ARÂ-10 Ve iz nâdâ rabbuke mûsâ eni’til kavmez zâlimînzâlimîne.10,11. Hani Rabbin, Mûsâ’ya; “Zalimler topluluğuna, Firavun’un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?" diye seslenmişti. 26/ŞU'ARÂ-11 Kavme fir’avnfir’avne, e lâ yettekûnyettekûne.10,11. Hani Rabbin, Mûsâ’ya; “Zalimler topluluğuna, Firavun’un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?" diye seslenmişti. 26/ŞU'ARÂ-12 Kâle rabbi innî ehâfu en yukezzibûnyukezzibûni.12. Mûsâ, şöyle dedi “Ey Rabbim! Muhakkak ki ben, beni yalanlamalarından korkuyorum." 26/ŞU'ARÂ-13 Ve yadîku sadrî ve lâ yentaliku lisânî fe ersil ilâ hârûnhârûne.13. “Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn’a da peygamberlik ver ve onu bana yardımcı yap." 26/ŞU'ARÂ-14 Ve lehum aleyye zenbun fe ehâfu en yaktulûnyaktulûni.14. “Bir de onlara karşı ben suçlu durumundayım. Bu yüzden onların beni öldürmelerinden korkarım." 26/ŞU'ARÂ-15 Kâle kellâ, fezhebâ bi âyâtinâ innâ meakum mustemiûnmustemiûne.15. Allah dedi ki, “Hayır, korkma! Mucizelerimizle gidin. Çünkü biz sizinle beraberiz, her şeyi işitmekteyiz." 26/ŞU'ARÂ-16 Fe’tiyâ fir’avne fe kûlâ innâ resûlu rabbil âlemînâlemîne.16. “Firavun’a gidin ve deyin “Şüphesiz biz âlemlerin Rabbinin elçisiyiz", 26/ŞU'ARÂ-17 En ersil meanâ benî isrâîlisrâîle.17. “İsrailoğullarını bizimle beraber gönder." 26/ŞU'ARÂ-18 Kâle e lem nurabbike fînâ velîden ve lebiste fînâ min umurike sinînsinîne.18. Firavun, şöyle dedi “Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin." 26/ŞU'ARÂ-19 Ve fealte fa’letekelletî fealte ve ente minel kâfirînkâfirîne.19. “Böyle iken sen o yaptığın işi yaptın adam öldürdün. Sen nankörlerdensin." 26/ŞU'ARÂ-20 Kâle fealtuhâ izen ve ene mined dâllîndâllîne.20. Mûsâ, şöyle dedi “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde iken istemeyerek yaptım." 26/ŞU'ARÂ-21 Fe ferartu minkum lemmâ hıftukum fe vehebe lî rabbî hukmen ve cealenî minel murselînmurselîne.21. “Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı." 26/ŞU'ARÂ-22 Ve tilke ni’metun temunnuhâ aleyye en abbedte benî isrâîlisrâîle.22. “Senin başıma kaktığın bu nimet gerçekte İsrailoğullarını köleleştirmenin neticesidir." 26/ŞU'ARÂ-23 Kâle fir’avnu ve mâ rabbul âlemînâlemîne.23. Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?" dedi. 26/ŞU'ARÂ-24 Kâle rabbus semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ, in kuntum mûkınînmûkınîne.24. Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir." 26/ŞU'ARÂ-25 Kâle li men havlehû e lâ testemiûntestemiûne.25. Firavun, etrafındakilere alaycı bir ifade ile “dinlemez misiniz?" dedi. 26/ŞU'ARÂ-26 Kâle rabbukum ve rabbu âbâikumul evvelînevvelîne. 26. Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir" dedi. 26/ŞU'ARÂ-27 Kâle inne resûlekumullezî ursile ileykum le mecnûnmecnûnun.27. Firavun, “Bu size gönderilen peygamberiniz, şüphesiz delidir" dedi. 26/ŞU'ARÂ-28 Kâle rabbul meşrıkı vel magribi ve mâ beynehumâ, in kuntum ta’kılûnta’kılûne.28. Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir" dedi. 26/ŞU'ARÂ-29 Kâle leinittehazte ilâhen gayrî le ec’alenneke minel mescûnînmescûnîne.29. Firavun, “Eğer benden başka bir ilâh edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim." 26/ŞU'ARÂ-30 Kâle e ve lev ci’tuke bi şey’in mubînmubînin.30. Mûsâ, “Sana apaçık bir delil getirmiş olsam da mı?" dedi. 26/ŞU'ARÂ-31 Kâle fe’ti bihî in kunte mines sâdikînsâdikîne.31. Firavun, “Doğru söyleyenlerden isen haydi getir onu," dedi. 26/ŞU'ARÂ-32 Fe elkâ asâhu fe izâ hiye su’bânun mubînmubînun.32. Bunun üzerine Mûsâ, asasını attı, bir de ne görsünler, asa açıkça kocaman bir yılan olmuş. 26/ŞU'ARÂ-33 Ve nezea yedehu fe izâ hiye beydâu lin nâzırînnâzırîne.33. Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş. 26/ŞU'ARÂ-34 Kâle lil melei havlehû inne hâzâ le sâhırun alîmalîmun.34. Firavun, çevresindeki ileri gelenlere, “Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır" dedi. 26/ŞU'ARÂ-35 Yurîdu en yuhricekum min ardıkum bi sıhrihî fe mâzâ te’murûnte’murûne.35. “Sizi, yaptığı sihirle, yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?" 26/ŞU'ARÂ-36 Kâlû ercih ve ehâhu veb’as fîl medâini hâşirînhâşirîne.36. Dediler ki "Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere de toplayıcı adamlar gönder." 26/ŞU'ARÂ-37 Ye’tûke bi kulli sehhârin alîmalîmin.37. “Sana bütün usta sihirbazları getirsinler." 26/ŞU'ARÂ-38 Fe cumias seharatu li mîkâti yevmin ma’lûmma’lûmin.38. Böylece sihirbazlar, belli bir günün belirlenen bir vaktinde bir araya getirildiler. 26/ŞU'ARÂ-39 Ve kîle lin nâsi hel entum muctemiûnmuctemiûne.39. İnsanlara da “Siz de toplanır mısınız?" denildi. 26/ŞU'ARÂ-40 Leallenâ nettebius seharate in kânû humul gâlibîngâlibîne.40. “Umarız, üstün gelirlerse sihirbazlara uyarız" dediler. 26/ŞU'ARÂ-41 Fe lemmâ câes seharatu kâlû li fir’avne e inne lenâ le ecran in kunnâ nahnul gâlibîngâlibîne.41. Sihirbazlar gelince, Firavun’a, “Eğer biz üstün gelirsek, gerçekten bize bir mükâfat var mı?" dediler. 26/ŞU'ARÂ-42 Kâle neam ve innekum izen le minel mukarrabînmukarrabîne.42. Firavun, “Evet, hem o takdirde mutlaka bana yakın kimselerden olacaksınız" dedi. 26/ŞU'ARÂ-43 Kâle lehum mûsâ elkû mâ entum mulkûnmulkûne.43. Mûsâ onlara, “Hadi ortaya atacağınız şeyi atın" dedi. 26/ŞU'ARÂ-44 Fe elkav hıbâlehum ve ısıyyehum ve kâlû bi izzeti fir’avne innâ le nahnul gâlibûngâlibûne.44. Bunun üzerine onlar iplerini ve değneklerini attılar ve “Firavun’un gücüyle elbette bizler üstün geleceğiz" dediler. 26/ŞU'ARÂ-45 Fe elkâ mûsâ asâhu fe izâ hiye telkafu mâ ye’fikûnye’fikûne.45. Mûsâ da asasını attı. Bir de ne görsünler, asa onların düzdükleri sihir takımlarını yutuyor. 26/ŞU'ARÂ-46 Fe ulkıyes seharatu sâcidînsâcidîne.46. Bunun üzerine sihirbazlar derhal secdeye kapandılar. 26/ŞU'ARÂ-47 Kâlû âmennâ bi rabbil âlemînâlemîne.47. “Âlemlerin Rabbine inandık" dediler. 26/ŞU'ARÂ-48 Rabbi mûsâ ve hârûnhârûne.48. “Mûsâ’nın ve Hârûn’un Rabbi’ne." 26/ŞU'ARÂ-49 Kâle âmentum lehu kable en âzene lekum, innehu le kebîrukumullezî allemekumus sıhrsıhra, fe le sevfe ta’lemûnta’lemûne, le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hılâfin ve le usallibennekum ecmaînecmaîne.49. Firavun, “Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Mutlaka o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Yakında bilip göreceksiniz siz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım" dedi. 26/ŞU'ARÂ-50 Kâlû lâ dayra innâ ilâ rabbinâ munkalibûnmunkalibûne.50. Sihirbazlar şöyle dediler “Zararı yok, mutlaka Rabbimize döneceğiz." 26/ŞU'ARÂ-51 İnnâ natmeu en yagfira lenâ rabbunâ hatâyânâ en kunnâ evvelel mu’minînmu’minîne.51. “Burada ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz." 26/ŞU'ARÂ-52 Ve evhaynâ ilâ mûsâ en esri bi ıbâdî innekum muttebeûnmuttebeûne.52. Biz Mûsâ’ya, “Kullarımı geceleyin yola çıkar, muhakkak ki takip edileceksiniz" diye vahyettik. 26/ŞU'ARÂ-53 Fe ersele fir’avnu fîl medâini hâşirînhâşirîne. 53. Firavun da şehirlere asker toplayıcılar gönderdi. 26/ŞU'ARÂ-54 İnne hâulâi le şirzimetun kalîlûnkalîlûne.54. Dedi ki, “Bunlar pek az ve önemsiz bir topluluktur." 26/ŞU'ARÂ-55 Ve innehum lenâ le gâizûngâizûne.55. “Şüphesiz onlar bize öfke duyuyorlar." 26/ŞU'ARÂ-56 Ve innâ le cemîun hâzirûnhâzirûne.56. “Ama biz uyanık ve tedbirli bir topluluğuz." 26/ŞU'ARÂ-57 Fe ahracnâhum min cennâtin ve uyûnuyûnin.57,58. Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık. 26/ŞU'ARÂ-58 Ve kunûzin ve makâmin kerîmkerîmin.57,58. Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık. 26/ŞU'ARÂ-59 Kezâlikkezâlike, ve evresnâhâ benî isrâîlisrâîle. 59. İşte böyle yaptık ve onlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık. 26/ŞU'ARÂ-60 Fe etbeûhum muşrikînmuşrikîne.60. Firavun ve adamları gün doğarken onları takibe koyuldular. 26/ŞU'ARÂ-61 Fe lemmâ terâel cem’âni kâle ashâbu musâ innâ le mudrakûnmudrakûne.61. İki topluluk birbirini görünce Mûsâ’nın arkadaşları, “Eyvah yakalandık" dediler. 26/ŞU'ARÂ-62 Kâle kellâ, inne maiye rabbî seyehdînseyehdîni.62. Mûsâ, “Hayır! Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir" dedi. 26/ŞU'ARÂ-63 Fe evhaynâ ilâ mûsâ enıdrib bi asâkel bahrbahra, fenfeleka fe kâne kullu firkın ket tavdil azîmazîmi. 63. Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur" diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi. 26/ŞU'ARÂ-64 Ve ezlefnâ semmel âharînâharîne.64. Ötekileri de oraya yaklaştırdık. 26/ŞU'ARÂ-65 Ve enceynâ mûsâ ve men meahû ecmaînecmaîne.65. Mûsâ’yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık. 26/ŞU'ARÂ-66 Summe agraknel âharînâharîne.66. Sonra ötekileri suda boğduk. 26/ŞU'ARÂ-67 İnne fî zâlike le âyehâyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minînmu’minîne.67. Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi. 26/ŞU'ARÂ-68 Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîmrahîmu.68. Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir. 26/ŞU'ARÂ-69 Vetlu aleyhim nebee ibrâhîmibrâhîme.69. Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku. 26/ŞU'ARÂ-70 İz kâle li ebîhi ve kavmihî mâ ta’budûnta’budûne.70. Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?" demişti. 26/ŞU'ARÂ-71 Kâlû na’budu asnâmen fe nezallu lehâ âkifînâkifîne.71. “Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz" demişlerdi. 26/ŞU'ARÂ-72 Kâle hel yesmeûnekum iz ted’ûnted’ûne.72. İbrahim, dedi ki “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?" 26/ŞU'ARÂ-73 Ev yenfeûnekum ev yedurrûnyedurrûne.73. “Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?" 26/ŞU'ARÂ-74 Kâlû bel vecednâ âbâenâ kezâlike yef’alûnyef’alûne.74. “Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk" dediler. 26/ŞU'ARÂ-75 Kâle e fe raeytum mâ kuntum ta’budûnta’budûne.75,76. İbrahim, şöyle dedi “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?" 26/ŞU'ARÂ-76 Entum ve âbâukumul akdemûnakdemûne.75,76. İbrahim, şöyle dedi “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?" 26/ŞU'ARÂ-77 Fe innehum aduvvun lî illâ rabbel âlemînâlemîne.77. “Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah, dostumdur." 26/ŞU'ARÂ-78 Ellezî halakanî fe huve yehdînyehdîni.78. “O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir." 26/ŞU'ARÂ-79 Vellezî huve yut’ımunî ve yeskînyeskîni.79. “O, bana yediren ve içirendir." 26/ŞU'ARÂ-80 Ve izâ maridtu fe huve yeşfînyeşfîni.80. “Hastalandığımda da O bana şifa verir." 26/ŞU'ARÂ-81 Vellezî yumîtunî summe yuhyînyuhyîni.81. “O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır." 26/ŞU'ARÂ-82 Vellezî atmeu en yagfira lî hatîetî yevmed dîndîni.82. “O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur." 26/ŞU'ARÂ-83 Rabbi heb lî hukmen ve elhıknî bis sâlihînsâlihîne.83. “Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat." 26/ŞU'ARÂ-84 Vec’al lî lisâne sıdkın fîl âhırînâhırîne.84. “Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl." 26/ŞU'ARÂ-85 Vec’alnî min veraseti cennetin naîmnaîmi.85. “Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle." 26/ŞU'ARÂ-86 Vagfir li ebî innehu kâne mined dâllîndâllîne.86. “Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır." 26/ŞU'ARÂ-87 Ve lâ tuhzinî yevme yûb’asûnyûb’asûne.87. “Kulların diriltilecekleri gün beni utandırma!" 26/ŞU'ARÂ-88 Yevme lâ yenfau mâlun ve lâ benûnbenûne.88. “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!" 26/ŞU'ARÂ-89 İllâ men etâllâhe bi kalbin selîmselîmin.89. “Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka." 26/ŞU'ARÂ-90 Ve uzlifetil cennetu lil muttekînmuttekîne.90. Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılacak. 26/ŞU'ARÂ-91 Ve burrizetil cahîmu lil gâvîngâvîne.91,92,93. Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilecek. 26/ŞU'ARÂ-92 Ve kîle lehum eyne mâ kuntum ta’budûnta’budûne.91,92,93. Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilecek. 26/ŞU'ARÂ-93 Min dûnillâhdûnillâhi, hel yensurûnekum ev yentesırûnyentesırûne.91,92,93. Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilecek. 26/ŞU'ARÂ-94 Fe kubkıbû fîhâ hum vel gâvungâvune.94,95. Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar. 26/ŞU'ARÂ-95 Ve cunûdu iblîse ecmeûnecmeûne.94,95. Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar. 26/ŞU'ARÂ-96 Kâlû ve hum fîhâ yahtesımûnyahtesımûne.96. Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler 26/ŞU'ARÂ-97 Tallâhi in kunnâ le fî dalâlin mubînmubînin.97. “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz." 26/ŞU'ARÂ-98 İz nusevvîkum bi rabbil âlemînâlemîne.98. “Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk." 26/ŞU'ARÂ-99 Ve mâ edallenâ illel mucrimûnmucrimûne.99. “Bizi ancak önderlerimiz olan suçlular saptırdı." 26/ŞU'ARÂ-100 Fe mâ lenâ min şâfiînşâfiîne.100. “İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok." 26/ŞU'ARÂ-101 Ve lâ sadîkın hamîmhamîmin.101. “Candan bir dostumuz da yok." 26/ŞU'ARÂ-102 Fe lev enne lenâ kerraten fe nekûne minel mu’minînmu’minîne.102. “Keşke dünyaya bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak." 26/ŞU'ARÂ-103 İnne fî zâlike le âyehâyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minînmu’minîne.103. Elbet bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş değillerdi. 26/ŞU'ARÂ-104 Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîmrahîmu.104. Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır. 26/ŞU'ARÂ-105 Kezzebet kavmu nûhınil murselînmurselîne.105. Nûh’un kavmi de Peygamberleri yalanladı. 26/ŞU'ARÂ-106 İz kâle lehum ehûhum nûhun e lâ tettekûntettekûne.106. Hani kardeşleri Nûh, onlara şöyle demişti “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" 26/ŞU'ARÂ-107 İnnî lekum resûlun emînemînun.107. “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim." 26/ŞU'ARÂ-108 Fettekûllâhe ve etîûnetîûni.108. “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin." 26/ŞU'ARÂ-109 Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemînâlemîne.109. “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir." 26/ŞU'ARÂ-110 Fettekûllâhe ve etîûnetîûni.110. “O hâlde, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!" 26/ŞU'ARÂ-111 Kâlû e nu’minu leke vettebeakel erzelûnerzelûne.111. Dediler ki “Sana hep aşağılık kimseler uymuş iken, biz hiç sana inanır mıyız?" 26/ŞU'ARÂ-112 Kâle ve mâ ilmî bimâ kânû ya’melûnya’melûne.112. Nûh, şöyle dedi “Onların yaptıklarına dair benim ne bilgim olabilir?" 26/ŞU'ARÂ-113 İn hısâbuhum illâ alâ rabbî lev teş’urûnteş’urûne.113. “Onların hesaplarını görmek ancak Rabbime aittir. Bir anlayabilseniz!" 26/ŞU'ARÂ-114 Ve mâ ene bi târidil mu’minînmu’minîne.114. “Ben inananları kovacak değilim." 26/ŞU'ARÂ-115 İn ene illâ nezîrun mubînmubînun.115. “Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." 26/ŞU'ARÂ-116 Kâlû le in lem tentehi yâ nûhule tekûnenne minel mercûmînmercûmîne.116. Dediler ki “Ey Nûh! Bu işten vazgeçmezsen mutlaka taşlananlardan olacaksın!" 26/ŞU'ARÂ-117 Kâle rabbi inne kavmî kezzebûnkezzebûni.117. Nûh, şöyle dedi “Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı." 26/ŞU'ARÂ-118 Feftah beynî ve beynehum fethan ve neccinî ve men maiye minel mu’minînmu’minîne.118. “Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü’minleri kurtar." 26/ŞU'ARÂ-119 Fe enceynâhu ve men meahu fîl fulkil meşhûnmeşhûni.119. Derken biz onu ve beraberindekileri dolu geminin içinde taşıyıp kurtardık. 26/ŞU'ARÂ-120 Summe agraknâ ba’dul bâkînbâkîne.120. Sonra da geride kalanları suda boğduk. 26/ŞU'ARÂ-121 İnne fî zâlike le âyehâyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minînmu’minîne.121. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. 26/ŞU'ARÂ-122 Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîmrahîmu.122. Şüphesiz senin Rabbin mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır. 26/ŞU'ARÂ-123 Kezzebet âdunil murselînmurselîne.123. Âd kavmi de peygamberleri yalanladı. 26/ŞU'ARÂ-124 İz kâle lehum ehûhum hûdun e lâ tettekûntettekûne.124. Hani kardeşleri Hûd, onlara şöyle demişti “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" 26/ŞU'ARÂ-125 İnnî lekum resûlun emînemînun.125. “Şüphesiz ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim." 26/ŞU'ARÂ-126 Fettekullâhe ve etîûnetîûni.126. “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin." 26/ŞU'ARÂ-127 Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemînâlemîne.127. “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir." 26/ŞU'ARÂ-128 E tebnûne bi kulli rîın âyeten ta’besûnta’besûne.128. “Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?" 26/ŞU'ARÂ-129 Ve tettehızûne mesânia leallekum tahludûntahludûne.129. “İçlerinde ebedî yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?" 26/ŞU'ARÂ-130 Ve izâ betaştum betaştum cebbârîncebbârîne.130. “Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız." 26/ŞU'ARÂ-131 Fettekullâhe ve etîûnetîûni.131. “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin." 26/ŞU'ARÂ-132 Vettekûllezî emeddekum bimâ ta’lemûnta’lemûne.132,133,134. “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının." 26/ŞU'ARÂ-133 Emeddekum bi en’âmin ve benînbenîne.132,133,134. “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının." 26/ŞU'ARÂ-134 Ve cennâtin ve uyûnuyûnin.132,133,134. “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının." 26/ŞU'ARÂ-135 İnnî ehâfu aleykum azâbe yevmin azîmazîmin.135. “Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum." 26/ŞU'ARÂ-136 Kâlû sevâun aleynâ e vaazte em lem tekun minel vâızînvâızîne.136. Dediler ki “Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir." 26/ŞU'ARÂ-137 İn hâzâ illâ hulukul evvelînevvelîne.137. “Bu, öncekilerin geleneklerinden başka bir şey değildir." 26/ŞU'ARÂ-138 Ve mâ nahnu bi muazzebînmuazzebîne.138. “Biz azaba uğratılacak da değiliz." 26/ŞU'ARÂ-139 Fe kezzebûhu fe ehleknâhum, inne fî zâlike le âyehâyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minînmu’minîne.139. Böylece onlar Hûd’u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helâk ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. 26/ŞU'ARÂ-140 Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîmrahîmu.140. Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. 26/ŞU'ARÂ-141 Kezzebet semûdul murselînmurselîne. 141. Semûd kavmi de Peygamberleri yalanladı. 26/ŞU'ARÂ-142 İz kâle lehum ehûhum sâlihun e lâ tettekûntettekûne.142. Hani kardeşleri Salih, onlara şöyle demişti “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" 26/ŞU'ARÂ-143 İnnî lekum resûlun emînemînun.143. “Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim." 26/ŞU'ARÂ-144 Fettekullâhe ve etîûnetîûni.144. “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!" 26/ŞU'ARÂ-145 Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemînâlemîne.145. “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir." 26/ŞU'ARÂ-146 E tutrakûne fî mâ hâhunâ âminînâminîne.146,147,148. “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?" 26/ŞU'ARÂ-147 Fî cennâtin ve uyûnuyûnin.146,147,148. “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?" 26/ŞU'ARÂ-148 Ve zurûın ve nahlin tal’uhâ hedîmhedîmun.146,147,148. “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?" 26/ŞU'ARÂ-149 Ve tenhıtûne minel cibâli buyûten fârihînfârihîne.149. “Bir de dağlardan ustalıkla evler yontuyorsunuz." 26/ŞU'ARÂ-150 Fettekullâhe ve etîûnetîûni.150. “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin." 26/ŞU'ARÂ-151 Ve lâ tutîû emral musrifînmusrifîne.151,152. “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin." 26/ŞU'ARÂ-152 Ellezîne yufsidûne fîl ardı ve lâ yuslihûnyuslihûne.151,152. “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin." 26/ŞU'ARÂ-153 Kâlû innemâ ente minel musahharînmusahharîne. 153. Dediler ki “Sen ancak büyülenmişlerdensin." 26/ŞU'ARÂ-154 Mâ ente illâ beşerun mislunâ, fe’ti bi âyetin in kunte mines sâdikînsâdikîne.154. “Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bize bir mucize getir." 26/ŞU'ARÂ-155 Kâle hâzihî nâkatun lehâ şirbun ve lekum şirbu yevmin ma’lûmma’lûmin. 155. Salih, şöyle dedi “İşte bir dişi deve! Onun belli bir gün su içme hakkı var, sizin de belli bir gün su içme hakkınız vardır." 26/ŞU'ARÂ-156 Ve lâ temessûhâ bi sûin fe ye’huzekum azâbu yevmin azîmazîmin.156. “Sakın ona bir kötülük dokundurmayın. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar." 26/ŞU'ARÂ-157 Fe akarûhâ fe asbahû nâdimînnâdimîne.157. Derken onu kestiler, fakat pişman oldular. 26/ŞU'ARÂ-158 Fe ehazehumul azâbazâbu, inne fî zâlike le âyehâyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minînmu’minîne.158. Böylece onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. 26/ŞU'ARÂ-159 Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîmrahîmu. 159. Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. 26/ŞU'ARÂ-160 Kezzebet kavmu lûtınil murselînmurselîne.160. Lût’un kavmi de peygamberleri yalanladı. 26/ŞU'ARÂ-161 İz kâle lehum ehûhum lûtun e lâ tettekûntettekûne.161. Hani kardeşleri Lût, onlara şöyle demişti “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" 26/ŞU'ARÂ-162 İnnî lekum resûlun emînemînun.162. “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim." 26/ŞU'ARÂ-163 Fettekullâhe ve etîûnetîûni. 163. “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin." 26/ŞU'ARÂ-164 Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemînâlemîne.164. “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir." 26/ŞU'ARÂ-165 E te’tûnez zukrâne minel âlemînâlemîne.165,166. “Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz." 26/ŞU'ARÂ-166 Ve tezerûne mâ halaka lekum rabbukum min ezvâcikum, bel entum kavmun âdûnâdûne.165,166. “Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz." 26/ŞU'ARÂ-167 Kâlû le in lem tentehi yâ lûtu le tekûnenne minel muhracînmuhracîne.167. Dediler ki “Ey Lût! İşimize karışmaktan vazgeçmezsen mutlaka şehirden çıkarılanlardan olacaksın!" 26/ŞU'ARÂ-168 Kâle innî li amelikum minel kâlînkâlîne.168. Lût, şöyle dedi “Şüphesiz ben sizin yaptığınız bu çirkin işe kızanlardanım." 26/ŞU'ARÂ-169 Rabbi neccinî ve ehlî mimmâ ya’melûnya’melûne.169. “Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar." 26/ŞU'ARÂ-170 Fe necceynâhu ve ehlehû ecmaînecmaîne.170,171. Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık. 26/ŞU'ARÂ-171 İllâ acûzen fîl gâbirîngâbirîne.170,171. Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık. 26/ŞU'ARÂ-172 Summe demmernel âharînâharîne.172. Sonra diğerlerini helâk ettik. 26/ŞU'ARÂ-173 Ve emtarnâ aleyhim mataramataran, fe sâe matarul munzerînmunzerîne.173. Onların üzerine bir yağmur gibi taş yağdırdık. Başlarına gelecekler konusunda uyarılanların yağmuru ne kadar da kötü idi! 26/ŞU'ARÂ-174 İnne fî zâlike le âyehâyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minînmu’minîne.174. Şüphesiz bunda büyük bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. 26/ŞU'ARÂ-175 Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîmrahîmu.175. Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. 26/ŞU'ARÂ-176 Kezzebe ashâbul eyketil murselînmurselîne.176. Eyke halkı da peygamberleri yalanladı. 26/ŞU'ARÂ-177 İz kâle lehum şuaybun e lâ tettekûntettekûne.177. Hani Şu’ayb, onlara şöyle demişti “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" 26/ŞU'ARÂ-178 İnnî lekum resûlun emînemînun.178. “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim." 26/ŞU'ARÂ-179 Fettekullâhe ve etîûnetîûni.179. Artık, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. 26/ŞU'ARÂ-180 Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemînâlemîne.180. “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir." 26/ŞU'ARÂ-181 Evfûl keyle ve lâ tekûnû minel muhsirînmuhsirîne.181. “Ölçüyü tam yapın. Eksik verenlerden olmayın." 26/ŞU'ARÂ-182 Vezinû bil kıstâsil mustekîmmustekîmi.182. “Doğru terazi ile tartın." 26/ŞU'ARÂ-183 Ve lâ tebhasun nâse eşyâehum ve lâ ta’sev fîl ardı mufsidînmufsidîne.183. “İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın." 26/ŞU'ARÂ-184 Vettekûllezî halakakum vel cibilletel evvelînevvelîne.184. “Sizi ve önceki nesilleri yaratana karşı gelmekten sakının." 26/ŞU'ARÂ-185 Kâlû innemâ ente minel musahharînmusahharîne.185. Onlar şöyle dediler “Sen ancak büyülenmişlerdensin." 26/ŞU'ARÂ-186 Ve mâ ente illâ beşerun mislunâ ve in nazunnuke le minel kâzibînkâzibîne.186. “Sen sadece bizim gibi bir insansın. Biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz." 26/ŞU'ARÂ-187 Fe eskıt aleynâ kisefen mines semâi in kunte mines sâdıkînsâdıkîne.187. “Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi gökten üzerimize bir parça düşür." 26/ŞU'ARÂ-188 Kâle rabbî a’lemu bi mâ ta’melûnta’melûne.188. Şu’ayb, “Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir" dedi. 26/ŞU'ARÂ-189 Fe kezzebûhu fe ehazehum azâbu yevmiz zullehzulleti, innehu kâne azâbe yevmin azîmazîmin.189. Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi. 26/ŞU'ARÂ-190 İnne fî zâlike le âyehâyeten, ve mâ kâne ekseruhum mu’minînmu’minîne.190. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. 26/ŞU'ARÂ-191 Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîmrahîmu.191. Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. 26/ŞU'ARÂ-192 Ve innehu le tenzîlu rabbil âlemînâlemîne.192. Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbi’nin indirmesidir. 26/ŞU'ARÂ-193 Nezele bihir rûhul emînemînu.193,194,195. Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh Cebrail senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. 26/ŞU'ARÂ-194 Alâ kalbike li tekûne minel munzirînmunzirîne.193,194,195. Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh Cebrail senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. 26/ŞU'ARÂ-195 Bi lisânin arabiyyin mubînmubînin.193,194,195. Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh Cebrail senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. 26/ŞU'ARÂ-196 Ve innehu lefî zuburil evvelînevvelîne.196. Şüphesiz bu Kur’an’ın indirileceği öncekilerin kitaplarında da vardı. 26/ŞU'ARÂ-197 E ve lem yekun lehum âyeten en ya’lemehu ulemâu benî isrâîlisrâîle.197. İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar Mekke müşrikleri için bir delil değil midir? 26/ŞU'ARÂ-198 Ve lev nezzelnâhu alâ ba’dıl a’cemîna’cemîne.198,199. Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı. 26/ŞU'ARÂ-199 Fe karaehu aleyhim mâ kânû bihî mu’minînmu’minîne.198,199. Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı. 26/ŞU'ARÂ-200 Kezâlike seleknâhu fî kulûbil mucrimînmucrimîne.200. İşte böylece biz onu Kur’an’ı suçluların kalbine soktuk. 26/ŞU'ARÂ-201 Lâ yu’minûne bihî hattâ yeravul azâbel elîmelîme.201,202,203. Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?" demedikçe, ona inanmazlar. 26/ŞU'ARÂ-202 Fe ye’tîyehum bagteten ve hum lâ yeş’urûnyeş’urûne.201,202,203. Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?" demedikçe, ona inanmazlar. 26/ŞU'ARÂ-203 Fe yekûlû hel nahnu munzarûnmunzarûne.201,202,203. Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?" demedikçe, ona inanmazlar. 26/ŞU'ARÂ-204 E fe bi azâbinâ yesta’cilûnyesta’cilûne.204. Bizim azabımızın çabuklaşmasını mı istiyorlar? 26/ŞU'ARÂ-205 E fe raeyte in metta’nâhum sinînsinîne.205. Ey Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca dünya nimetlerinden yararlandırsak, 26/ŞU'ARÂ-206 Summe câehum mâ kânû yûadûnyûadûne.206. Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, hâlleri nice olurdu? 26/ŞU'ARÂ-207 Mâ agnâ anhum mâ kânû yumetteûnyumetteûne.207. Dünyada yararlandırıldıkları şeyler onlara fayda sağlamazdı. 26/ŞU'ARÂ-208 Ve mâ ehleknâ min karyetin illâ lehâ munzirûnmunzirûne.208. Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik. 26/ŞU'ARÂ-209 Zikrâ, ve mâ kunnâ zâlimînzâlimîne.209. Bu, bir hatırlatmadır. Biz zalim değiliz. 26/ŞU'ARÂ-210 Ve mâ tenezzelet bihiş şeyâtînşeyâtînu.210. O Kur’an’ı şeytanlar indirmemiştir. 26/ŞU'ARÂ-211 Ve mâ yenbagî lehum ve mâ yestetîûnyestetîûne.211. Zaten bu onların harcı değildir, buna güçleri de yetmez. 26/ŞU'ARÂ-212 İnnehum anis sem’i le ma’zûlûnma’zûlûne.212. Çünkü onlar vahyi işitmekten uzaklaştırılmışlardır. 26/ŞU'ARÂ-213 Fe lâ ted’u meallahi ilâhen âhara fe tekûne minel muazzebînmuazzebîne.213. Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun! 26/ŞU'ARÂ-214 Ve enzir aşîretekel akrebînakrebîne.214. Önce en yakın akrabanı uyar. 26/ŞU'ARÂ-215 Vahfıd cenâhake li menittebeake minel mu’minînmu’minîne.215. Mü’minlerden sana uyanlara kanatlarını indir. 26/ŞU'ARÂ-216 Fe in asavke fe kul innî berîun mimmâ ta’melûnta’melûne.216. Eğer sana karşı gelirlerse, “Şüphesiz ben sizin yaptığınız şeylerden uzağım" de. 26/ŞU'ARÂ-217 Ve tevekkel alel azîzir rahîmrahîmi.217,218,219. Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et. 26/ŞU'ARÂ-218 Ellezî yerâke hîne tekûmtekûmu.217,218,219. Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et. 26/ŞU'ARÂ-219 Ve tekallubeke fîs sâcidînsâcidîne.217,218,219. Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et. 26/ŞU'ARÂ-220 İnnehu huves semîul alîmalîmu.220. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 26/ŞU'ARÂ-221 Hel unebbiukum alâ men tenezzeluş şeyâtînşeyâtînu.221. Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? 26/ŞU'ARÂ-222 Tenezzelu alâ kulli effâkin esîmesîmin.222. Onlar, her günahkâr yalancıya inerler. 26/ŞU'ARÂ-223 Yulkûnes sem’a ve ekseruhum kâzibûnkâzibûne.223. Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır. 26/ŞU'ARÂ-224 Veş ŞU'ARÂu yettebiuhumul gâvungâvune.224. Şairlere ise haddi aşan azgınlar uyarlar. 26/ŞU'ARÂ-225 E lem tera ennehum fî kulli vâdin yehîmûnyehîmûne.225,226. Görmez misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler. 26/ŞU'ARÂ-226 Ve ennehum yekûlûne mâ lâ yef’alûnyef’alûne.225,226. Görmez misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler. 26/ŞU'ARÂ-227 İllellezîne âmenû ve amilus sâlihâti ve zekerûllâhe kesîran ventesarû min ba’di mâ zulimû, ve se ya’lemullezîne zalemû eyye munkalebin yenkalibûnyenkalibûne.227. Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.
şuara suresi 78 ayet okuyanlar